Genç kadın tekrar derse başlamak hevesiyle yanlarına gelmişti.
Harrington onu tepeden tırnağa,
inceden inceye
süzüyor, belirgin niteliklerini iyice anlamaya çalışıyordu .
Hani, at satın alırken hayvanı incelerler ya, işte aynen öyle...
Harrington açısından besbelli hiç de
inceleme sonucu hayal
kırıcı olmamıştı ki, birdenbire meraklanarak sordu Madeline'e:
"Dayın olacak sefil ne karşılığında sattı seni?"
"Bir tüfek, bir battaniye, yirmi şişe içki. Tüfek de bozuktu!
Bir bakirenin bu kadar ucuza gitmesini içine sindiremediğini anlatmak ister gibi, nefretle söylemişti son cümleyi.