Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
" Önsözün de belirttiği iki önemli bilim kurgu ışığıyla bilginin ediniminin farklılığını iki bölüm üzerinde ele alarak insanın toplumsal yaşamının değişimi üzerine yazılmış kitap, kendi kendini entelektüel bilinç anlamında yok eden toplumu ortaya temellendirerek çıkarmıştır. İlk bölümde söylemlerin nasıl olduğunu ve zaman içerisinde nasıl değişime uğradığını özellikler yapılan icatlar doğrultusunda değişen insan profili benim çok ilgimi çekti. 1776 yılların da satışa sunulan kitaplarının satış oranlarının bugün ile kıyaslanması sonucu tam da günümüzü açıklar nitelikte bir örnekti. Telgrafın bulunuşuyla hızlı bilginin işe yaramayan bilginin, insan üzerinde yarattığı etki tam da merak ettiğim, istediğim temellendirmeyi önüme koydu. Günümüzde çeşitli sosyal medya kaynaklarıyla veya internetten temeli olmayan bilgilerle kendini eğitmeye çalışan bir insan kitlesinin varlığı tıpkı telgrafın, fotoğrafın vs. çıkışıyla Lincoln ve Douglas konuşma seyrini anlamaya gittikçe uzaklaşan geçmişteki insan kitlesinin feci şekilde ilerleyişidir. Yazarın da belirttiği gibi Huxley’in doğrultusunda başkasının yaratmadığı kendi kendimiz yarattığımız bir distopya içerisine sürükleniyoruz. Antik çağ filozoflarının bir kısmı insanın bir nevi kurtuluşunu bilgi sahibi olmakta bulur. Biz bilgisiz, cahil olmakla kendimizi kurtaracağımızı, saçma bir mutlulukla insani varoluşu belki kutsayabileceğimize inancımız yönelmekte gibidir. İkinci bölümde ise televizyonun yani görsel bilgi edinimin etkilediği alanlar üzerinde durulmuştur. Haberler, dinsel öğretiler, politika hatta eğitim de eğlenceyle sözde bilgi edinilir hale gelinmiştir televizyonla birlikte. Ciddi denilebilir nitelikte tek bir programın olmadığını, öğretici bilgiler verme amaçlı ortaya atılan belgesellerin ve benzerlerinin türlü eğlence anlayışını, reklam aralarını vererek aslında insanların bilgi edinim anlayışını sadece eğlence anlayışı içerisine sokup hem de genel geçer reklamdan sonra yeni bilgi gibi bir duruma sokmasının acı gerçekliğini yüzümüze çarpmaktadır. Bu bölümde doğal olarak Amerikan’ın yerel karakterlerinden örneklerin olması tam kavranılmasını zorlasa da “susam sokağı” gibi küçüklüğümüzde severek izlediğimiz çizgi dizi gibi sunulan fakat bir deney olduğu gerçeği hatıralarımı sorgulatarak ne kadar eğiticiydi ki sorusunu sordurtmuştur. Severek izlediğim “Cosmos” serisinin de bir eğlence odaklı oluşunu da daha yakın tarihli hafızayla sorgulama şansı daha başarılı şekilde sonuçlandı. Nadir görüntülerin hafızamda canlanması dışında cosmos belgeselinin konu bütünlüğünün çoğundan uzak olduğumu fark ettim. Kitabın bir manipülesine de kapılmış olabilirim bittabi. Bu küçük bireysel sorgulayışta bile eğlence odaklı bir bilgi ediniminin olamayacak olduğunu kavrayabilecek bilinci yaratabiliyor kitap. Sonuç olarak toplumsal olarak kendi kendimizi şekillendirip, kitleler halinde televizyon dışında da tüketim, ideoloji sürüklenmesi gibi aldatıcı yollarla birilerinin ya da başka bir kitlenin nemalanmasına olanak sağlayacak şekilde devinim halindeyiz. Evet, bu televizyonun bir getirisi olabilir şimdi de sosyal medyanın bir ürünü olabilir. Okumamak, enformasyonu edinme de eğlenceyi kullanmak ya da genel geçer entelektüel birikimsiz bir yaşam biçimi içerisinde olmaya, çıkarmadığımız itirazlarla sürüp gidecek olan bir sistemleşmedir.
Televizyon Öldüren Eğlence
Televizyon Öldüren EğlenceNeil Postman · Ayrıntı Yayınları · 2020595 okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.