“Dünyanın herhangi bir köşesinde herhangi bir kadın sıfır noktasında kıskıvrak bekliyor.
Umutsuz, çaresiz, ölümle yaşam arasındaki sınırda.”
Uzun zamandır okumayı istediğim bir kitaptı. Yazarına dair herhangi bir bilgim olmasa da konusu ilgimi çekmişti. Mısırlı bir kadın olan Firdevs’in hayat karşısındaki duruşu beni derinden etkiledi. Çocukluğundan beri hayatın bütün zorluklarıyla kötülükleriyle karşı karşıya kalmış bir kadın.
Düşünün ki başı hiç okşanmamış babası tarafından, hiç bir erkek tarafından sevilmemiş, sevilmenin ne demek olduğunu bilmemiş
Firdevs...
Erkekler tarafından hem fiziksel hem de sözsel şiddete uğrayan ama tüm bu zorluklara rağmen boyun eğmeyen kadının hayatına değinilmiş bu kitapta.
İncelememi Firdevsin çok doğru bulduğum bir tespitiyle bitirmek istiyorum:
“Çünkü yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır. Özgürlüğüm onları öfkelendiriyordu. Hâlâ istediğim, hâlâ korktuğum ya da hâlâ özlediğim bir şey kalmış olması hoşlarına giderdi. O zaman beni bir kez daha köleleştirebilirlerdi.”