Veronika'nın hayatına girip başarısız bir intihar girişiminden sonra kendini akıl hastanesinde bulmasını orada her gün ölümü bekleyişini bu zaman zarfında aslında gerçekten de ölmek istemeyişini “O hapları aldığımda nefret ettiğim birini öldürmeye çalışıyordum. İçimde başka, sevebileceğim Veronikalar olduğunu bilmiyordum.” Sözleriyle görüyoruz onu anlamaya çalışırken bir yandan depresyondaki Zedka'yla tanışıyoruz bir yandan da panik atak krizleri geçiren Mari'yi ve tabi şizofren Eduard' ı da unutmamak gerek.
Bu kişiler kendi yaşam amaçlarını sorgulayıp nasıl bu duruma geldiklerini anlamaya çalışırken birde bakıyorsun ki sende kendi hayatını sorguluyorsun.
Hayatındaki şeylerin istediği gibi gitmediğini, ruhunun bir yerlere sıkışıp kaldığını düşünen kişilerin bu kitabı bekletmeden okuması gerektiğini düşünüyorum.
Herkese keyifli okumalar dilerim..