Yoğun çocuk muhalefetine rağmen keyifle okuyabildiğim bir kitap oldu. Öyle ki ancak oğlumu uyuturken ağlama krizleri aralarında , beyaz gürültü eşliğinde ( saç kurutma makinası, elektrik süpürgesi sesleri ) , el feneri ile okudum bu kitabı. Bu şartlara rağmen beni neselendirebilen alaycı bir üslubu var yazarın. Insana , yaşama ve müziğe dair bir hikayesi . Aslında bu kitabı şöyle okuyabilmeyi isterdim ; adı geçen her sanatçıyı araştırarak ve adi geçen her parçayı dinleyerek. Bu yüzden zamanımın bol olacağı bir gelecek umuduyla ikinci kez okunması gerekenler arasına alıyorum. Kahramanımız besteci Satie . Öldükten sonra bir hafta boyunca arafta bekletiliyor insanlar. Bu sürede öteki dünyaya yanlarında götürebilecekleri bir tek anıyı seçmeleri gerekiyor. Ve Satie' nin tüm hayatını gözden geçirişini okuyoruz. Hiç düşündünüz mü? Siz yanınıza hangi anınızı alırdınız?