Gönderi

Yıllar önce çevrilen bir film var: Tanrı'yla sohbet. Filmdeki küçük kız Tanrı'yı görüp sohbet eder. Tanrı'yla arkadaş olur. Günün birinde çok sevdiği bir arkadaşı ciddi şekilde hastalandığındaysa, Tanrı'ya "Sen çocukları sevmiyor musun? Neden hastalanmalarına, hastalığın olmasına izin veriyorsun" diye sorar. Tanrı da " Tracy, sen hiç önsüz arka, altsız üst gördün mü? " diye yanıtlar küçük kızı. Yaşam karşıtlarıyla anlaşılır. Bu hikaye de karşıtlardan hareketle yapılan seçimlerin önemini vurguluyor ve bu farkındalığı olumluya nasıl yönlendirebileceğimiz gerçekliğini sunuyor. Aynı zamanda insanın en önemli potansiyeline, yazarak düşünmeye de dikkat çekiyor. Yazmak kişiyi kendi içinin derinliklerine ve yaratıcı potansiyeline götüren en önemli araçlardan biri. Tıpkı bu hikayenin yazarının da deneyimlediği gibi. İnsan düşünen bir varlık. Peki, "gerçekten" düşünüyor mu? Yoksa insan beyninden gün içinde geçen binlerce düşüncenin yüzde 95'i bir önceki günle aynı mı? Yazmak, bu yüzdeyi olumlu ve yaratıcı yönde geliştirmenin de aracı. Bugün çoğumuz teknolojiyi kullanarak klavyelerle yazıyoruz. Fakat insan beyninin kodalama sistemi açısından elle yazmanın taşıdığı önemi ayrıca düşünmeliyiz.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.