Kalp atışının elektriksel yoğunluğu beynin elektriksel yoğunluğundan 60 kat fazlaymış ve kalbin manyetik alanı beyninkinden 5000 kat daha güçlüymüş; tüm kitap bu inanış üzerine kurulu. Sadece tüm kalbimizle inandığımız şeylerin tam anlamıyla gerçekleşeceğini savunuyor. Bu inanış ile etrafımıza yaydığımız enerji ve alanını ise “rezonans kanunu” ile açıklıyor.(Kendisinin ortaya attığı bir fikir akımı değil, bilimsel olarak varlığı olan bir olgu.) Tıpkı ses dalgalarının havada yayılması gibi, bizim açığa çıkardığımız inanç ve düşünce enerjisinin de dünyaya yayılabilmesi için bir ortama ihtiyacı olduğunu; bu ortam da kuantum alanı diyerek bir tek izafiyet teorisine bağlamadığı kalıyor. Yetmiyor; “neşe sevgi ve minnet gibi duyguları hissetmek çok önemli, çünkü bu şekilde bağışıklığımızı 300 bin kat güçlendirebiliriz” diyerek mental ve fiziksel sağlığa da göz kırpıyor. Düşündüğümüz her şeyin bir rezonans alanı varmış anlayacağınız. Kişisel gelişim kitaplarına önyargılı biri olarak hayatımda okuduğum ilk kişisel gelişim kitabıydı. Son olacağını da bu saatten sonra pek düşünmüyorum açıkçası. Böyle bilimsel içerikli aydınlanma kitaplarına her zaman varım diyor, kutuma gidiyorum. Siz de bir deneyin. Malum sosyal izolasyon, belki rezonans alanlarında buluşuruz.
