Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

484 syf.
10/10 puan verdi
Spoiler içerir
Hiç uzatmadan yorumlamak istiyorum ... Roman’da insanların geçmişte yaşadığı ve onları yaşamları boyunca bırakmayan acılar üzerinde durulmuş. Maya istanbul üniversitesi’nin halkla ilişkiler sorumlusu olarak çalışıyor . İyi ingilizcesi ve görevi nedeniyle uluslararası konukları karşılamak ve onlarla ilgilenmek Maya’nın görevidir.Bir gün Amerika’da yaşayan bir profesör çalıştığı üniversiteye konferans vermek için gelir ve Maya ile arasında yakın bir arkadaşlık başlar. Profesör nazi iktidarı döneminde İstanbul’a gelmiş ve genç Cumhuriyet’in Üniversite reformu sırasında görev almıştır. Profesör bir gün Maya’dan Şile’ye gitmelerini ister. Havanın soğuk ve profesörün yaşlı olmasına rağmen maya profesörü kıramaz ve isteğini yerine getirir. Şile’ye vardıklarında profesör Maya’dan ve şoförden kendisini yalnız bırakmalarını ister.yanına kemanını alır ve kendi bestesini çalmaya başlar.(youtube.com/watch?v=ZpA0l2W...) Maya ilk önce profesörün ne yapmaya çalıştığını anlayamaz ve onu uzaktan izler. Hava durumu daha kötüye gidince dayanamaz ve profesörün yanına gider. Profesör çaldığı bestede aynı yerde takılır ve devamını getiremez. Maya onun donma tehlikesi geçirdiğini düşünür ve onun serenadını yarıda kesmesine neden olarak arabaya alır. Yaşadıkları aksaklıklardan gizli serviste çalışan abisinin yardımıyla kurtulduktan sonra eve gelir ve donmak üze olan profesörün sayıkladığı “struma” sözcüğü ile ilgili oğluna araştırma yapmasını söyler. Maya’nın oğlunun sorunlu bir çocuk olması, annesinin yalnız bir ebeveyn olması nedeniyle çocuğuyla ilgilenememesi, çocuğun internette intihar eğilimli insanlarla konuşup kendisinin de bu eğilime kapılması ... Bilmiyorum romanı okuduğum zaman Profesörün gizemini bir yandan yaşarken diğer yandan Maya'nın sıkıntılı oğlunu düşündüm. Günümüz sıkıntılarından biri de bu değil mi? (Porno bağımlısı gençler ,intihar eğilimli ,ailesi ile anlaşamayan gençler maalesef günümüz meseleleri Livaneli sanki ileride bunların yaşanabileceğini aktarmış bizlere) en sonunda annesinin verdiği araştırma görevleri sayesinde hayata tutunması romanın etkileyici ayrıntılarından biriydi. Maya profesörün geçmişindeki acıları ve sırları araştırırken kendi ailesinin geçmişindeki sırları ve acıları da öğrenir.ailesinde kendi kökenini gizlemek zorunda kalan, sürgünlerden kurtulmuş insanlar vardır. Profesörde Hristiyan bir aileden gelmesine rağmen o dönem Almanya’da baskı altında olan Yahudi cemaatine üye bir kıza âşık olup evlenmiştir. Türkiye’ye kaçarken eşi yakalanmış, kendisi Türkiye’ye gelirken eşini almanya’da bırakmak zorunda kalmıştır. Eşini kaçırmak için “struma” adlı bir gemiye bindirmiş ancak gemi romanya üzerinden İstanbul, sonra da Filistin’e geçecekken Filistin’deki ingiliz yönetiminin müslümanların tepkisini çekmek istememesi ve gemide alman ajanları olma ihtimali yüzünden İstanbul’da demirli bir şekilde uzun süre bekledikten sonra karadeniz’e çekilmiştir. motoru çalışmayan gemi sovyet denizaltısı tarafından batırılmış ve profesörün eşi diğer yolcularla birlikte hayatını kaybetmiştir. Profesör maya’dan son bir istekte bulunur ve öldükten sonra küllerinin Karadeniz’e dökülmesini ister. Maya bu isteği yerine getirir ve o soğuk günde profesörün yarım bıraktığı serenat tamamlanır. Farklı coğrafyalarda, farklı milletlere mensup insanların çektiği acılar birbirine çok benziyor. Nerede olursa olsun farklı dine mensup oldukları için, farklı milletlerden geldikleri için insanlar benzer acılar çekiyor, hayatlarını kaybediyorlar. Profesörün peşine takılan gizli servis görevlilerini düşünürsek geride kalanlar acılarını bile özgürce yaşayamıyor... Kitapla kalmanız dileği ile...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,2bin okunma
··
190 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Zozan demir okurunun profil resmi
Güzel inceleme Merve eline sağlık
Merve Yıldız okurunun profil resmi
Teşekkürler kuzum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.