Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
Eserde farklı disiplinleri güzel bir şekilde sunan yazar, psikoloji, felsefe ve edebiyatı başarılı bir şekilde harmanlamıştır. Kadın-erkeğin fizyolojik olarak istek ve davranışları, aşk ve ilişkiler üzerine metafizik düşünceler ile grotesk tarzda mizah anlaşılır halde okura takdim edilmiştir. Özellikle, sert ve acı mizah hakkında toplumun tepkisi, aşkın bireyde soyut halde hissettirdikleriyle somut hale geçiş evresi kahramanlar Augusto ve Victor üzerinden sade diyaloglarla işlenmesi de yeni bir perspektif kazandırıyor. Unamuno, ne büyük mutlulukların ne de büyük acıların insanları öldürebileceğini belirtip bu sevinç ve üzüntülerin küçük küçük değersiz şeylerden oluşmuş muazzam bir sisle sarılarak gözüktüğünü ileri sürerek hayat denilen mefhumu "Sis" metaforuyla özdeşleştirmiştir. Eserde, Augusto'ya bu sisin içinden aşk (Euginia) çıkıyor ve bu 'tesadüften' sonra gerçekten var olup olmadığını, aşkın insan ruhunda meydana getirdiği etki analiz edilip ruhun aşktan ve etleşmiş ıstıraptan oluştuğu dile getiriliyor. Aşk kavramının metafiziksel kavramı ile aşkın kahramanın yaşamına ve bünyesine tesiri yer yer bilinç akışı tekniğiyle irdeleniyor. Yazıldığı dönem itibariyle (1914) yeni ve sıra dışı bir teknikle kurgulanan eser, Unamuno'nun yaratıcı bir edebî kişiliğe sahip olduğunu hissettiriyor. Bu his de kitabın başlangıcında, önsözü kitabın kahramanlardan Victor Goti'ye yazmasını rica ederek kendini gösteriyor. Olağan dışı şekilde kurgulanması açısından etkileyici olan bölüm ise karakter Augusto Perez'in intihar edip etmeyeceği hususunda Unamuno'nun fikrini almak için evine gittiği kısımdır. (Yazar Unamuno'nun eserinde bir kurgu gibi kendine yer vermesi de bana Hitchcock'un filmlerinde kısa zaman da olsa kendini oynadığı kısımları hatırlattı) Aralarında geçen diyalog, Augusto'nun varoluşsal sancılarını okura iyi bir şekilde sunulmasını sağlamış olup bu bölüm eserin kurgusal mı gerçek mi olduğunu düşünmeme de sebep olmuştur. Ancak, her ne kadar yazarın tahayyül ürünü olan bir kitap kahramanı olsa da kişiliğinin ve bir iç mantığının olduğunu belirten Augusto'nun, intihar fikri konusunda Unamuno ile çelişmesi güzel bir kurgu olarak karşımıza çıkıyor. Bu çelişki de yazarın Augusto'yu, kendi hayali olduğu için ve dolayısıyla bir gerçekliği olamayacağından yalnızca kendisinin öldürebileceğini söylemesiyle ayyuka çıkıyor. Yani Unamuno, kendi rüya mahsülü olan karakter ile onun ölümü ve yaşamı konusunda tartışıyor. Augusto'nun, yazarın hayalini oynamasını hiçliğin bir kederi olduğunu ileri sürüp kendisinin aslında reel olarak var olmadığını, hayal ürünü olan birinin de ölümsüz olduğunu söylemesi ile ontolojik bunalımlar sade ve düşündürücü bir şekilde sunulmuştur. Bu sunuş da Unamuno'nun üzerinde en çok durduğu konular olan hayatın anlamı ve ruhun ölümsüzlüğü gibi fikirleri eserin de yer vermesiyle göstermiştir. Eserde Augusto, insanın ve kendisinin gerçekten var olup olmadığını ünlü filozof Descartes'ın sözünden esinlenerek tümevarımsal bir çözümleme getiriyor: İnsanın şüphe ettiğini, şüphe ediyorsa düşündüğünü ve düşünüyorsa var olduğu sonucuna varıyor. Yazar, aşkın kıskançlıkla beraber doğduğunu, dünyada yalnızca bir kadın ve bir erkek olsaydı bunların birbirine aşık olmasının mümkün olamayacağını belirterek kıskançlık ile aşk arasındaki rabıtayı da etkileyici bir şekilde kurmuş.
Sis
SisMiguel de Unamuno · Can Yayınları · 20164,843 okunma
·
6 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.