Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yalnızlık İki Kişiliktir
İyi günler. #66856955 iletisindeki Nisan Ayı Öykü etkinliği için ismini vermek istemeyen başka bir arkadaşın daha öyküsünü paylaşıyorum. Herkese iyi okumalar. ----- Esen rüzgar beni kendime getirirken evden ne kadar uzaklaştığımı fark ettim. Birkaç adım uzağımda ki banka otururken, deniz tüm güzelliğiyle karşımdaydı. Bir deniz kadar yalnızdım, bunu kabul etmek istemeyen benliğime karşı koyamıyordum. Kendimi koyduğum bu kalıbın içinden çıkartamıyordum. Bu hayatta dışardan sessiz sakin bir görüntü çizdiğimin farkındayım ama kafam çok dağınık. Bugün eşimi kaybettiğim ikinci gün ve ben kendimi yalnız bile hissedemiyorum. Bir yarımı kaybettim ve artık nasıl yalnız yaşanılır bilmiyorum. İki gündür her şey çok anlamsız geliyor. Eve, sokaklara sığamıyorum, kalbim onunla ölmüş gibi içime aldığım nefes bana yetmiyor. Yokluğu kalbime acı veriyor. Saatlerdir oturduğum yerde buz tutmuş olan bedeni çamura bulanıp eridiğini hissettim. Kafamı kaldırıp yanan denize baktım, güneş batıyordu... Ben, ben her gün doğan güneşi kendim için sanmışım. Yavaşça yerimden kalktım 60 yaşındaki bir adamın 18 yaşındaki yaşlı gölgesi düştü yere, bir ayağım çukurdaydı. Sevgiliden bana kalan iki gün önce yaptığı bir tencere yemek, soğuk bir evdi. Onun yanına gitmek istiyordum, onun kokusunu duymak istiyordum. Ona yakışmayan ölümü istiyordum. İki gün önce gerçeğimi kaybettim ya da gerçekle yüzleştim bilmiyorum. Bildiğim tek şey ben kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim. Bu içimde çürümeye yüz tutmuş yalnızlık beni öldürüyordu. Süveyda...kalbimde...hayır hayır sanki içimde, ruhumu yakan bir şeyler var. Bu senin yokluğun mu yoksa beni yıkan yalnızlık mı bilmiyorum ama ben yalnız bile kalamıyorum. İki gündür çok yorgunum başımı dizlerine koymak istiyorum, saçlarımı okşamanı istiyorum. Beni bu koca dünya da tek başıma bırakmana dayanamıyorum. -''Raif efendi sizin burada ne işiniz var yolun ortasında duruyorsunuz. Nasıl çıktınız odanızdan'' +''Bilmiyorum. Siz kimsiniz.'' -''Benim, yahu benim! hasta bakıcısı Zülal. Yine mi ilacınızı almayı unuttunuz. Ah Raif efendi ah! Her şeyi unutuyorsunuz gelip aynı yere oturmayı unutmuyorsunuz. 40'lı yaşlarındaki kadın, Raif efendiye söylenirken yaşlı adam sessizce kadını dinleyip takip ediyordu. Kadını tanımıyordu ya da tanıyor muydu. Bilmiyordu. Kafasının içindeki ses durmuyordu. Büyük demir kapıdan içeri girerken arkasını dönüp az önce oturduğu banka baktı. Ben 5 dakika önce oradaydım şimdi ise bilmediğim bir kapının yanındayım diye düşündü. Kafasını tekrar çevirip siyah saçlarındaki beyazlığa baktı bu kadın kimdi ve onu neden buraya bu odaya getirmişti. Yaşlı adam yatağın üstüne otururken hala burada olduğunu anlamıyordu. Kadın ilacı ona doğru uzatıp içmesini bekledi daha sonra ağzını açıp baktı. Yaşlı adam kendi kendine sayıkladı. -Süveyda iki gün önce öldü. +Evet Süveyda hanım öldü ve 12 yıl oldu. - Hayır iki gün önce öldü beni yalnız bıraktı. +Hayır 12 yıl önce öldü. Ve siz ilacınızı almayı unuttunuz. Daha sonra her şeyi unuttunuz. +İnsan hiç kalbini unuttur mu? - Doğru unutmaz. Yaşlı adam, ''Beni yalnız bıraktı.'' diye fısıldadı. -Hayır siz yalnız değilsiniz kafanızın içinde hiç susmayan bir ses var o sizi yalnız bırakmıyor. Sadece, her şeyi unutuyorsunuz. Süveyda hanımı unutmuyorsunuz. Kadın kapıya açıp arkasına bakarken yaşlı adama hüzünle baktı. Annesini kaybetmiş bir çocuktan farksızdı yaşlılık.
··
37 görüntüleme
Ebru Kesler okurunun profil resmi
Bazen unutmak bazen unutamamak büyük bir imtihandır güzel bir hikaye olmuş kim yazdıysa kalemine sağlık 😊
Devrim okurunun profil resmi
Bu kalemin sahibini biliyorum sanırım.💜 Sen harikasın lütfen bırakma ve devam et. Güzel şeyler olucak eminim💜😘
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.