Gönderi

Oğuz Atay... Yazarlığın üzerine eleştiride bulunmayı haddim bile görmüyorum ama seçtiğin kelimeler, cümlelerin, anlatım biçimin o kadar karışık ki... Şu an okuyor olduğum "Korkuyu Beklerken" isimli kitabının bir yerinde yazar noktalama işareti kullanmadan yazı yazmanın o dönemde bir marifet sayıldığını belirtmiş. Okuyanlar bilir "Tutunamayanlar"da noktalama işareti kullanılmayan 80-90 sayfa okurun tam manasıyla canına okumuştur. Sırf bu konudan bile Oğuz Atay'ın benimsediği edebi üslup hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlayabilir. Anlamaya çalışırken odağım dağılıyor ve kitabı okumaya devam etmek istemiyorum. Keşke böyle olmasaydı. Ah bu postmodern sanat :) Siz Oğuz Atay hakkında ne düşünüyorsunuz?
·
21 views
Alper okurunun profil resmi
Söz konusu olan da bu karmaşa ve alegori zenginliğidir belki..?
Yağmurmuş okurunun profil resmi
Anlatım tarzı alegorik olmadığı için problem yaşıyorum aslına bakarsanız. Çok sevilen Tutanamayanlar kitabında da üslup o kadar karışık ki ben anlatılmak isteneni sürekli anlamaya çalışırken bir süre sonra kitabı bırakma isteğim güçlü bir şekilde kendini hissettiriyor. Ama kitabı bitirmiştim ve tam bir kitap canavarı olan eski edebiyat öğretmenim kendisinin pes ettiğini söyleyip beni tebrik etmişti.
Alper okurunun profil resmi
Tüm paragraf boyunca beni şaşırtan şey bir edebiyat öğretmeninin Oğuz Atay kitabını yarıda bırakmış olması oldu. 🙂 aslında daha dün aynı hissiyata kapıldığını söyleyen bir dostuma "ne kadar zorluyorsa o kadar iyidir" şeklinde telkinde bulunmuştum. Bugün sırf bu sebepten, yani dili oldukça sığ olduğu için bir roman kitabını yarıda bıraktım. Hangisi doğru seçim olurdu? Yeterince zorlandığınız bir eser mi? Yoksa yalın bir anlatım mı?
Yağmurmuş okurunun profil resmi
Zorlanmak gelişimi temsil eder, bu konuda kesinlikle haklısınız. Fakat benim ve muhtemelen öğretmenimin o dönem kastettiği şey, üslubun analize muhtaç olması değil. Mesela Ahmet Hamdi'nin üslubu da günlük konuşma dilinde değildir zaten bilindiği üzere kendisi sembolisttir fakat lezzetlidir, düşündürür, geliştirir. Oğuz Atay kitaplarını tekrar gözden geçirin, sanki karmaşık olması için ilave çaba harcanmış, birbiri ile bağlantısı olmayan kelime grupları ve cümleler biraraya getirilmiş. Postmodern edebiyat bunu başarı sayıyor maalesef. Lise yıllarımda aynı öğretmenime "Cemal Süreya" okumayı çok sevdiğimi okurken çok keyif aldığımı fakat birçok dizeyi anlamadığımı bunun hoşuma gitmediğini söylemiştim. Bana eğer durum buysa Cemal Süreya'nın amacına ulaştığını söylemişti.
Alper okurunun profil resmi
Tehlikeli Oyunlar da şizofreniye varan bir anlatım tarzıyla çıkmıştı karşıma, karmaşık olmak için özellikle çaba harcamak değil de, karakterin iç dünyasını nasıl da başarılı şekilde aktardığını düşünmüştüm okuduğumda. Bana kalırsa şu anda okuduğum ve Balzac ile ilk kez tanıştığım "Vadideki Zambak" eserinde de aynı hisse kapıldığım üzere, okurken paragraf ya da sayfa sonunda durup uzun uzun boşluğa bakıp düşüncelere daldırma yeteneğinden yoksun kitaplar çok bir şey katmıyor gibi insana. Kütüphanemde bulunan bir çok eserin belkide toplamda sadece bir kaç sayfasının içeriği için tüm kitabı okuduğum olmuştur. Bu anlamda karakterinin tüm hissiyatını okuyucuya geçirip, bir çeşit bunalıma sürükleyen ve kitap bittiğinde de ohh be dedirten başarılı yazarlardan.
Yağmurmuş okurunun profil resmi
Ben edebi üsluptan bahsediyorum, siz içerikten:) İçerik konusunda hemfikiriz. Son raddede bir kitap her kişi üzerinde farklı etki uyandırıyor demek ki farklı hissettirmiş.
Alper okurunun profil resmi
İçeriği ve edebi üslubu zıt kutuplar olarak anlamışız ;) bildiğim kadarıyla her kitabında farklı bir üslûp sergilemiyor..? Bir nevi imzası gibi bir şey olmuş ki bunu çoğu yazarın kitaplarında hissederiz, örneğin Orhan Pamuk eserlerini kitabın ortasından okumaya başladığınızda bile diğerlerinden ayırt edersiniz, bu da üslubun içerikle özdeşleşmesinden kaynaklanır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.