biz çeviri eser okuduğumuz için onun dil hâkimiyetindeki ustalığına maalesef erişemiyoruz Ulysses'ı yazarken onu gözlemleyen Stefan Zweig'in bir anısını aktarayım:
"Café Odeon'un bir köşesinde genellikle yalnız oturan, gözlüğünün camları dikkat çekecek kadar kalın, keskin bakışlı, kahverengi sakallı genç bir adam vardı. Bana bu genç adamın çok yetenekli bir İngiliz şairi olduğu söylendi. Birkaç gün sonra kendisiyle tanıştığım şair James Joyce...
Söylediğine göre, yapıtlarını İngilizce yazıyordu ama İngilizce düşünmüyor, düşünmek de istemiyordu. O zamanlar bana, "Ben bütün dillerin üstünde ve herkesin kullanabildiği bir dil istiyorum," demişti "İngilizce yazdığımda o geleneğin içine girmeden düşüncelerimi ifade edemiyorum." Onun söylediklerine pek bir anlam verememiştim, çünkü o zamanlar Ulysses'ini yazmakta olduğunu bilmiyordum...
Joyce lehçeleri bile kullanarak. Her bir sözcük için her deyimde dört ya da beş kullanım biçimi hazırlamıştı ve bunların dil içindeki değerini ve ağırlığını en küçük nuansına kadar biliyordu.