FENERYOLU CİNAYETLERİ / GENCOY SÜMER
Piraye Arsan...1968 yılının bir yaz akşamında, ardında veda notu dahi bırakmadan yaşamına son verdiği düşünülen genç bir kadındır.Genç kadının odasında yalnız olması nedeniyle cevapsız kalan bazı soruların varlığı olayın intihar vakası olarak kayıtlara geçirilmesini sağlıyor.Ve dosya kapanıyor.Peki kapandı sanılan bu vaka intihardan ibaret mi ?
Ölümünün üzerinden geçen on üç yıl aradan sonra ortaya çıkan tanığın, tek bir mektubuyla olayların tüm seyri değişiyor.İntihar sanılan ölümün ardındaki sis perdesinin aralanmasını sağlayan mektubun ise nelere sebebiyet vereceğini kimse tahmin edemezdi.Döneminde bir hayli ses getiren bu ölümün tekrar gündeme gelmesi ise birçok kişinin gizlediği küçük sırların ortaya serilmesiyle iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor.Kimin doğruyu anlattığı şüpheli olan bu karmaşık olayın sırrını çözmek sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.Kapalı kapılar ardında yaşanan ölümün, sessiz fısıltılarını ise yıllar sonra sadece Kerim Ülkü duyacaktı.
Genç kadının ölümünden geriye kalan ise sadece bir aşk romanın arka kapağına yazılmış birkaç cümledir.Kime yazıldığı meçhul olan notun peşine düşen Kerim Ülkü ise herkesin aksine gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya sermeye kararlıdır.Ne yazık ki peşine düştüğü gerçekliğin birçok insanın hayatına mal olacağını oda bilmiyordu.
•••
Beklentimi oldukça tahmin eden, akıcı anlatımı ve ilk sayfasından son sayfasına kadar merakı elden bırakmayan olaylarıyla Feneryolu Cinayetleri kesinlikle beni tavladı.
Olayların birden fazla anlatıcı tarafından kendi yorumlarıyla aktarılması ise sizi daha fazla düşünmeye sevk ediyor.Her an her yerden bir şeyler çıkacak hissiyle diken üstünde okutup, kesik ip uçlarının birbirine bağlanması ise bir sonraki sayfada birleşmek yerine kördüğüm halini alıyor resmen.Belli tahminler tabiki oluşuyor lakin son satıra kadar hiç bir şeyden emin olamama hali kesinlikle çok tahmin ediciydi.Tek olumsuz fikrim kitabın ilk kapağını daha çok beğenmiş olup kitabın içeriğini daha çok yansıttığını düşünmemdir.