Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Jules Payot 1893’te yazmış olduğu bu kitabı, psikoloji eğitimini sevdiren, Fransa’da metafiziğin psikolojiden ayrılmasına öncülük eden kişi olan Theodule Armand Ribot’a adıyor. Kitabında tembellik ve isteksizliğin kıskacında olan bir gencin nasıl kurtulabileceğini beş bölümde farklı hususlardan ele alarak incelemektedir. Birinci kitap: meseleye giriş Payot birinci kitabın birinci bölümünde isteksizliği mücadele edilecek düşman olarak ele almaktadır. Bazı insanların çaba göstermekten ve süreklilik gerektiren bir çabadan korktuğunu belirtmektedir. Bu durumu düzenli çalışmaya zorlanan bir çocuğun isteksizliği ile örneklendirmektedir. Medeni ve tembel toplumun farkının; medeni toplumun az da olsa düzenli, tembel toplumun ise anlık büyük çabalar sonucu uzun dinlenmeleri tercih etmeleri olduğunu belirtmektedir. Payot’un bu bölümde eleştirdiği meselelerden biri de okullardaki ezberci eğitim sistemidir. Bu sistemin zihni tembelliğe yol açtığını ve bütün öğrenme mekanizmamızı ağırlaştırdığını, öğrencilerin yaratıcılığını ve becerilerini köreldiğini belirtmektedir. Bu durumun da kişisel gayret eksikliğine sebep olduğunu söylemektedir. İrade terbiyesinin eğitimde de ciddiye alınması gereken bir mesele olduğuna değinmektedir. İkinci bölümünde ise, amacımızı unutmamak için İradi biçimde dikkat kesilmek ve sebat göstermek gerektiğini belirtmektedir. Bir ürün ortaya koymak için dikkat etmek, konsantre olmak ve kendini tanımak kriterlerinin gerekliliğini belirtmektedir. Akabinde fikrin olgunlaşması için kararlı ve istekli olmak gerektiğini, tembelliğin bizi bu yoldan alıkoymasına müsaade etmemek gerektiğini belirtmektedir. Üçüncü bölümde ise irade terbiyesinde cesaret kırıcı teorilerden bahseder. Bu teorilerden birincisi Kant tarafından ortaya çıkarılan değişmez karakter mevzusudur. Bu teoriye göre karakter genlerden gelen değişmez ve sabittir. Payot bu teoriyi eleştiriyor ve yüzeysel bir gözlemden ibaret buluyor. İkinci teori ise özgür irade teorisidir. Bu teorinin savunucuları da ,“ Bir şey ortaya çıkarmadan veya yaratmadan, bir canlıya veya eşyaya doğasında olmayan enerji veremezseniz özgür değilsiniz.“ derler. Payot bu teoriyi eleştirir ve özgürlüğün tek garantisinin psikoloji kanunları olduğunu belirtir. Bu teorileri irade terbiye yolunda engel teşkil edebilecek teoriler olarak görür ve kurtulmak gerektiğini belirtir. Payot ikinci kitabın birinci bölümünde mücadele edilmesi gereken iki düşmandan; tembellik ve nefse düşkünlükten bahsediyor. Payot’a göre insan tembellik yüzünden kendini bırakırsa ahlaki açıdan da savunmasız kalır ve insanı tembelliği şehvete iter. Payot’a göre insanların bazıları gençlik dönemlerinde boş hayallere kapılarak boşa vakit harcarlar, zihinsel ve duygusal savurganlık yaparlar. Payot’a göre sosyal gelenekler ve birtakım zor koşullar nedeniyle erkek 30 yaşından önce evlenemez ve hayatının en güzel yılları sıkıntı ve bocalama ile geçer. Payot evliliğin insanın hayatına düzen, disiplin ve sorumluluk bilinci getirdiğini söylemektedir. Ayrıca çok ve sağlıksız yemek, çok uyumak, sıcak ortamlar, cinsel dürtüyü artıran unsurlardır. İkinci bölümde Payot, bu sefer mücadele edilmesi gereken düşman olarak kötü arkadaş unsurunu ele alır. Maddi durumu iyi olan ailelerin çocuklarıyla, tembellerle, sosyetiklerle arkadaş olunmaması gerektiğini sonuçlarıyla birlikte açıklamaktadır. Ayrıca dergi ve gazetenin gereksiz zihin yorgunluğuna sebep olduğunu söylemektedir. Payot’a göre kötü arkadaş, sadece zaman açısından değil ahlaki açıdan da insanın kaybetmesine sebep olur. Üçüncü bölümde Payot mücadele edilmesi gereken bir diğer düşman olarak tembellik bahanelerinden bahseder. Payot bu bölümde tembellik bahaneleri olarak zamanın çalışmaya yetmemesi, çalışmaya karşı olan isteksizlik, maddi sıkıntılar, çalışma ortamı gibi bir dizi bahaneyi ele almaktadır. Dördüncü bölümde ise çalışmanın verdiği mutluluktan bahsediyor. Tembellik ve çalışkanlığı karşılaştırarak, tembel insanların hayatlarındaki olumsuzlukları ele alıyor. Ayrıca, “Tembellik insanın kendi iradesine, bedenine, aklına verebileceği eziyettir.” diyerek tembellikten uzak durulması gerektiğini söylüyor. Payot’a göre mutluluğun sırrı, aklı ve duyguları yönetebilmektir. Bu da çalışma ile olur. Çalışma sayesinde akıl saçma düşüncelere kapılmaz, ulaşılamaz hayallere dalmaz ve hayatın tadını alır. Böylece mutluluğa ulaşılmış olur. Payot üçüncü kitabın birinci bölümünde toplumsal destek ve öğretim görevlilerinin önemi vurgulanmaktadır. Payot’a göre, irade çabamıza bağlı olmakla birlikte sosyal çevrenin desteğine ihtiyaç duymakta, toplumun manevi gücünü hissetme ihtiyacı duymaktadır. Ayrıca arkadaş ortamı da gencin üzerinde tesir bırakabilir. Yüksek hedefleri olan bir genç aynı hedefi olan az arkadaşla arkadaşlık etmelidir. İkinci bölümde ise Payot, büyük üstatların etkisinden bahsetmektedir. Bazı büyük düşünürlerden alıntılar ve örnekler vermektedir. Payot dördüncü kitabın birinci ve ikinci bölümde, irade terbiyesinde tefekkürün öneminden ve nasıl yapılması gerektiğinden bahsetmektedir. İnsanın iç dünyasına dönüp, kendi kendini tanıyabilmesi, faydalı düşünceleri güçlendirip, faydasız duygu ve düşünceleri zihninden yok etmeye çalışması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca çalışmanın mükâfatı olarak ileriki yaşlarda mutlu, refah, sevilen ve sayılan bir kişi olduğunu düşünmekte teşvik edici olacağını söylemektedir. Büyük şahsiyetleri örnek alarak karar vermeden önce derin tefekkür etmeyi tavsiye etmektedir. Üçüncü bölümde ise, irade terbiyesinde hareketin önemini ele almaktadır. Payot’a göre cesur adam, büyük cesaret gerektiren birkaç iş beceren değil, cesurca kararlar alıp icra eden kişidir. Tüm isteksizlikine rağmen çalışan, tembelliğin arzusuna yenik düşmeyen kişidir. Ayrıca bu bölümde Payot, az da olsa düzenli çalışmanın önemine vurgu yapmaktadır ve başlanan işi bitirip sonra diğer işe geçmeyi, sadece bir işle meşgul olmayı tavsiye etmektedir. Dördüncü bölümde ise irade terbiyesinde beden sağlığının önemi konusunu ele almıştır. Neleri, ne kadar yemek gerektiğini, sağlıklı beslenme, uyuma ve egzersizlerden bahsetmektedir. Payot beşinci kitabın birinci bölümünde, düşüncelerin irade terbiyesindeki rolünden bahsetmektedir. Psikolojimizi düşüncelerimiz, duygularımız ve eylemlerimizin oluşturduğunu belirtmektedir. Zihnimizi zararlı çağrışımlardan uzaklaştırarak düşüncelerimizi kontrol edebileceğimizi söylemektedir. İkinci bölüm duyguların irade terbiyesindeki rolünden bahsetmekedir. Duygu ile duygunun dışa yansıması olan kas hareketlerinin herkeste aynı olduğunu ve bunların dışa vurumunun da irademize bağlı olduğunu belirtmektedir. Üçüncü bölümde ise Payot davranışlar ile düşünceler arasındaki kuvvetli bağdan bahsetmektedir. Bu bağı verimli şekilde nasıl kullanılabileceği hakkında örneklerle ve alıntılarla bilgi vermektedir. Sonuç olarak Jules Payot mutluluğun irademizi kontrol altına almaktan geçtiğini belirtmektedir. Bunun içinde içsel dürtülerimizi canlandırmaya neden olacak heyecanları, zevkleri, fikirleri hatta duyguları sınırlamak zorundayız. İrademize sahip olmayı öğretebilirsek büyük insanlar yetiştirebiliriz. Bu da ilkokuldan itibaren çocuğa iradesine hâkim olmayı sağlayan ahlaki değerlerin öğretilmesi ile olacaktır. Büyük eserler veren şahsiyetler sanıldığının aksine olağanüstü beyinler sayesinde değil, irade kontrolünü sağlama becerisi sayesinde doğar. Gülsüm Yalçın
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201828,7bin okunma
·
43 görüntüleme
Harun ceylan okurunun profil resmi
Tekrar tekrar okunulası bir eser.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.