Okumuş, bilgiçlik taslayan birisi ancak başka kitaplardan yararlanılarak hazırlanmış kitaplara aşinadır. O bir papağan olarak başkalarının papağan gibi tekrarladıkları şeyleri tekrarlar.
··
66 views
Aklıma Nietzsche geldi. Kütüphane yazarları der o da, gezmeyen dolaşmayan ve oturup kütüphanede kitap yazan, bir başka yazardan kopya çekerek kitaplar yazanlara lanetler eder. :)
Schopenhauer'un bu şekilde düşündüğü yerde Nietzsche'nin de bu minvalde düşünmesi gayet normal ve her ikisi de çok hakli. Özellikle Nietzsche, hastalığınin da etkisiyle yer değiştirmeyi, farklı şehirlerde kalmayı çok seven birisi. Tabi hepimizde ondaki gibi bir imkan olmayabilir. Ama hepimizde çarşıya bari çıkacak bir kahvede çay içecek, parkta oturup insanlarla konuşacak ve bu deneyimlerimizi kendi zihnimizde değerlendirecek bir imkan var diye düşünüyorum :)
Schopenhauer bu kitabını okumadım. Merak ettim açıkçası. Siteye ilk geldiğim zaman -tabi o zamanlar nötr kafa biraz da meraklı bir eleştiri olarak- bazıları ünlü kişilerin sözleri yazıyor alıntıların altına, kendi kendime "Neden ünlü bir yazar ya da filozoflarin sözünü yazma ihtiyacı hissediyorlar ki? insan kendi yorumunu da az biraz yazar..." diye aklımdan geçirmiştim. Tabi bunu yazabilmek içinde donanımda gerekir. Yani en azından bir eşik değeri vardır. Papağan benzetmesi güzel, düşündürücü... okuma, yazmak ve yaşamak üzerine kitabında söylediği gibi sürekli okumak beyni düşündürmesi açısından olumsuz etkiliyor. Bu anlamda sadece okumak eşik değerini aşabilmek için yeterli görünmüyor. Bu arada papagan olmakla da beraber kötü bir şey olmadığını da düşünüyorum. Bana faydası olduğu ya da düşündürdüğü sürece varsın papağan olayım. :)
Şimdi etkinlik olayında da papağan olunmuyor mu acaba? :) ben etkinlik ile beraber okuyunca kafamdaki okur profiline oturtamadığım için öyle bir hissiyatta kapılıyorum. Yani hep beraber aynı paragrafları okumakta sanki papağan gibi hissettirdi. :) Belki de aynı şekilde düşünmeye neden olması da olası. Yorumlamam da site özelinde okumak üzerine oldu nedense. :)
Açıkçası ben bu kitabı, okumak yazmak üzerinenin farklı isimde basimimi diye kararsız kaldım ama galiba değil :)) Okumak yazmak üzerineyle benzer kısımlar var olabilir tabiki, ben de henüz başlarındayim kitabın.
Bence bu alintida bilgiclik taslama noktası önemli gibi duruyor. Çünkü asıl eleştiri konusu olan; kendi aklıyla düşünmeyen, okuduğunu kendi zihninden bir hesaba geçirmeyen, kibir ve bilgiclik için yani gösteriş için okumak... Böyle okuma gayesi olan da kaçınılmaz olarak kendi fikrine guvenmez ve salt başkasının okuduğu kitapla ilgili yorum ve değerlendirmelerini pazarlar.
Bu açıdan senin dediğin noktayla aynı değil diye düşünüyorum yazarın vurgulamak istediği nokta :)
3 next answer
... Gururu cehaletinin bir parçasıdır; kibri değerini bilmediği ve dolayısıyla değersiz diye hakir görüp kale almadığı şeylerin sayısıyla büyür.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.