“Ruhumda tam yerini bulamadığım bir ıssızlıkta, sanki bir gün bana
büyük bir yanlış yaptıracak bir şey saklanıyordu. Kendimden korkuyordum. Şimdilik rastgele günler içinde savrulduğum hayatım asıl o büyük yanlışlıktan sonra başlayacaktı sanki. Ne olduğunu, nasıl olduğunu hiç bilmediğim yeni bir hayatı, kuşkular, kaygılar, tedirginlikler içinde
bekliyordum. Ben ve kaderim birbirimize, o büyük çarpışmaya doğru ilerliyorduk. Bir cam fanus kırılacak ve asıl hayat ondan sonra başlayacak,
ben kendimi bambaşka bir gerçekliğin içinde bulacaktım. (..) Neye hazırlandığımı bilmiyordum. Aklıma en fazla birini öldürebileceğim
geliyordu. Ancak birini öldürmüş olan kişinin hayatı düşündüğün kadar değişebilirdi.