Gönderi

Gülmeyin; hepimiz, pardon hepimizin beyinleri, aynı. Bilmiyorsak uyduruyoruz.
"Gazzaniga, beyninin iki yarısı birbirinden ayrılmış, iki yarımkürenin birbiri ile iletişimi kesilmiş deneklerin sol gözlerine -yani beynin sağ yarısına- erotik bir fotoğraf göstermiş*. Denekler sinirli bir biçimde gülmüşler. Sonra deneklere neden güldüklerini sormuş. Deneğin lisanı sol yarımkürede kaldığından, soruyu anlayan o, cevap vermesi gereken de o. Lakin, kendisinin tuhaf biçimde güldüğü işiten denek, daha doğrusu deneğin beyninin sol yarısı, fotoğrafı görmediğinden, neden güldüğünü de bilmiyor. Denekler "valla bilmem ki" dememişler. Ya ne yapmışlar? İşittikleri, kendi gülmelerine yakıştığını düşündükleri sebepler uydurmuşlar. Odadaki falanca kişinin ayakkabılarını çıkarmış olmasını, filanca kişinin tuhaf bir harekette bulunduğunu filan söylemişler. 1994'te kamuoyu araştırmaları tasarlamaya ve yönetmeye başladıktan kısa süre sonra, deneğin beyanının ancak son derece sınırlı özelliklerdeki sorular için güvenilir olduğunu farketmiştim. Mesela önümüzdeki seçimde kime oy vereceği, eğer seçim sathı mailine girilmişse, oldukça güvenilir bir biçimde tespit edilebiliyordu. Ama oy verme tercihine yol açanın ne olduğunu öğrenmek hiç de kolay değildi. Denek anketörü dolandırdığından değil, sahiden bilmiyordu. Ama "bilmiyorum" da demiyordu. Uyduruyordu." * The Split Brain in Man, Scientific American 217
·
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.