Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kavramlar Önemli Cancağzım.. (Whatsapp alıntısı)
Sokakta yürüyorsunuz ve yanınıza elinde mikrofonu, yanında kameramanı ile televizyoncu olduğu belli bir bayan yaklaşıyor, önce affınızı istirham ediyor ve ardından soruyor size: "Endop­ lazmik retikulum hakkında ne düşünüyorsunuz?" Sonra da mikrofonu o eşsiz görüşleri ortaya serecek olan ağzınıza doğru uzatı­yor. Şimdi ne olacak? Eğer lisede biyoloji dersi görmüşseniz biraz şanslısınız; "İyi bir şeydir, hücrede bulunur, böyle kargacık burga­cık şekillidir ... " filan diye bir şeyler söyleyebilirsiniz. Peki, ya an­lamını hiç bilmiyorsanız? Hayatınızda ilk defa duyduğunuz bir te­rim hakkında görüş bildirebilir misiniz? Diyelim ki siz öyle boş boş bakarken, televizyoncu bayan olayın vahametini kavrayıp "Eh, madem o zaman siz de 'cari açık' hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın bizimle" deyiverdi. Hay Allah, bu da neredeyse her gün duyduğunuz bir şey ama ne demektir bilmi­yorsunuz ki... Hani memleketteki muhasebe hesabının tam denk gelmemesiyle ilgili falan bir durum ama teferruatı hakkında hiç­bir malumatınız da yok. Sanırım ilk yapacağınız şey, uygun bir ba­haneyle mikrofon menzilinin dışına çıkmak olurdu. Aynı televizyoncu bayan eğer size futbol, siyaset, ekonomik gidi­şat, çağdaşlık, din, insan hakları yahut bilimsel düşünce mesele­lerinden birini sorsa işiniz ne kolaydı, değil mi? Söyleyecek iki üç laf hemen bulunabilirdi bu konularda. Siz üzerinde hiç düşünme­miş, "Bu ne demektir acep?" diye hiç kafa yormamış olsanız da faretmez, çünkü o konularla ilgili konuşan o kadar çok insan gördü­nüz ki bu kadar kafadan ses çıkabildiğine göre siz de kendinizi ko­ nuşmaya yetkili görüyorsunuz haliyle. Korkmayın, kapatın gözü­nüzü; ne kadar çok lafın aklınıza geleceğine siz de şaşacaksınız. Kavga, insanla kelime arasında ... Cemil Meriç, "Mefhumların kah gülünç kah korkunç maskelerle raksa çıktığı bir karnaval balosu fikir hayatımız. Kavga insanla kader ara­sında değil artık, insanla kelime arasında .. . " diyor "Bu Ülke"de. İlk okuduğumda zihnimde çok fazla yankı yapmamıştı bu ifadeler, ta ki yaşım biraz kemale erip de kelimelerin düşünceyi ifade etmedeki anlamını kavramaya başlayana kadar. Özellikle etrafımdaki tartışmalara taraf olmadığım o mesut zamanlarda, fark ettim ki insanlar kavramların değil, kendi zihinlerin­deki taraflı ve muğlak, çoğu kez üstünkörü didiklenmiş ve şüphe edilmemiş temsilleri üzerinde kavga ediyorlar. Tarifini nesnel ola­rak yapamadığımız kavramlar, düşüncelerimizi ifade etmediği gibi yeni kavgalar için de adeta zemin hazırlıyor ve bizleri sonuçsuz tartışmalarda takatsiz, etkisiz ve bilinçsiz bırakıyor. Meriç'in yukarıdaki ifadelerinden de ilham alarak sıklıkla duyduğumuz birçok kavrama ve onların etrafında dönen tartışmalara baktığımızda, tartışmaların çoğunlukla kavramın anlamındaki belirsizlik (muğlaklık) nedeniyle sürdüğünü görebiliriz. Dahası bu belirsizlik, çoğu zaman adeta istemli olarak korunur gibidir. Biri çıkıp da "Yahu önce şu kavramın bir tarifini yapalım, ondan sonra tartışalım" dediğinde kızgın sesler yükselir ve "Ne lüzumu var ca­nım, var ya tarifi işte!" gibisinden kestirme kurnazlıklara başvu­rulur. Çünkü tartışmacıların birçoğu bu belirsizlikten, bu puslu havadan beslenir. Yani istenen çözüm değil, tartışmanın veya kav­ganın bizzat kendidir. İncelikli düşünmenin ve çözümlemeci (analitik) kafa yapısının oturmadığı bir toplumda bu durumu normal kabul etmek gerek. Bu va­kıayı görmezlikten gelerek sorunlara çözüm arama yahut aydın/ entelektüel olma peşinde koşmak da beyhude bir çabadır. Amacı­nız eğer kuru gürültü ile vakit öldürmek ise böyle bir ortam tam size göredir. Zira hiçbir şey çözülemediği için, ana amaç olan tar­tışma da hiç bitmez. Fakat yine Meriç'in ifadesi ile "düşünce namusu", bizi birkaç adım daha atmaya zorlamalı. Teknik olarak bakacak olursak, kullandığımız veya tartışma konusu ettiğimiz her kelimenin yahut kavramın öncelikle kelime köklerini (etimolojisini) şöyle bir incelemek faydalı bir alışkanlıktır: "Bu kelimenin kökeni nedir? Tarih boyunca hangi anlamlarda kullanıl­mıştır? Halihazırda hakim olan durum (konjonktür) gereği hangi anlamlarda kullanılır olmuştur? Bu yeni anlamları esas anlamıyla gerçekten ilişkili midir, yoksa bu yeni anlamlar kelimenin üzerine bir şekilde iliştirilmiş midir? Bu kelime herhangi bir gerçeği kar­şılamakta mıdır, yoksa yapay olarak mı üretilmiştir? Kişiler ara­sında farklı anlamlarda kullanılmakta mıdır? Eğer kullanılmakta ise anlamlar arasında zıtlık ilişkisi var mıdır? Varsa neden vardır yahut hangi anlam gerçeğe daha yakındır?" Anlamına hakim olmadığımız kavramlar hakkında hemen fikir beyan etmek için inanın herkesin sizin kadar iyi bahaneleri vardır. Örneğin; konuyla ilgili yeni bir şeyler okumuş, yıllardır bir şeyler dinlemiştir ve anneannesinin teyzekızı "hacı" olduğu için dini meselelerde, birkaç popüler bilim kitabında karşısındaki konuya rast­lamış olduğu için de bilimsel mevzularda "derin" bilgi sahibidir(!). Dolayısıyla önce konuşmaktan ziyade susmanın bir insan erdemi olduğunu hatırlamak bu açıdan faydalı olabilir. Eğer zihninizde düşünülmüş ve tanımı tarafınızca oturtulmuş bir gerçek varsa, o, bir biçimde ihtiyaca binaen ortaya çıkar ve görevini hakkıyla ifa eder. Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk­mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir.
··
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.