Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
Kitap kurdu olan herkesin, sevdiği en az bir yazarla ilgili mutlaka bir anekdot bulabileceği çok keyifli bir kitap. Kitabın kapağında yirmi yazarın ismi yazılı ama içerisinde çok daha fazlası var. Proust, Jack London, Wharton, C.S. Lewis, Arthur Conan Doyle, Nabokov, Victor Hugo, Dostoyevski, Balzac, Stephen King, Emily Brontë, Hemingway, Woolf, Poe ilk aklıma gelenler. Kitap aslında yazarların yazma rutinlerini incelemek için kaleme alınmış ama Johnson araştırdıkça yazarların gündelik hayatlarından oldukça enteresan ritüellere rastlamış ki bazılarını yazı eyleminin kendisiyle bağdaştırmak çok güç. Kitabın önsözünde de bekledikleriyle buldukları arasındaki farkın ne kadar şaşırtıcı olduğunu çıtlatıyor: "Sıradışı Yazarlar'da tek istediğim, zihnimde bir çalışma odasını, yazarda içindeyken canlandırmaktı. Bilmek istedim: daktilo muydu, kurşun kalem mi yoksa tükenmez kalem mi? Sandalye miydi, koltuk mu yoksa kanepe mi? Mobilya seçimi işlevselliğe mi dayalıydı yoksa duygusal sebeplere mi? Belki yakınında bir kedi mırlıyordu. Belki de temiz hava içeri dolsun diye bir pencere açılmıştı. Kesinlikle bir yazarı diğerinden ayıran küçük farklılıklardan daha fazlasını bulmayı beklemiyordum. Böylesine tuhaf bir edebi mıntıkaya girmek üzere olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Meğer yazarlar çok ilginç bir grupmuş." Dediğim gibi kitapta yirmiden fazla yazar ve her birinin kendine has tuhaflığı var. Birbirinden ilginç ve uçuk o kadar örnek var ki birini yazsam diğerlerinin hatırı kalır ama ben yine de aklımda kalan birkaçını yazayım. İlham gelsin diye küvetinde yavru timsah besleyen mi dersin, kokusundan ilham alıyor diye çekmecesinde çürük elma tutan mı dersin, yazmadan önce ormanda çırılçıplak bir ağaca tırmandığı iddia edilen bir yazar bile var. Son olarak tüm bu yazarların içinde ayrı bir paragraf açmak istediğim bir isim var: James Joyce. Tuco'nun
Alçaklığın Evrensel Tarihi
Alçaklığın Evrensel Tarihi
kitabına yazdığı incelemeden bir paragrafı alıntılayacağım: "Tıpkı Borges gibi Cemil Meriç de kör idi .. En azından yaşamının bir bölümünde öyle yaşadı .. Cemil Meriç 'e dair okuduklarımda bir ayrıntıdan çok etkilenmiştim .. Kitap okuduğu masasının üstünde duran ampule yakın olabilmek , okuduğu kitabı daha iyi görebilmek için sandalyenin üstüne çıkan bir adam !! Bu ne azimdir !! Bu nasıl bir sevgidir !! Düşündüğü fikirlerin "pekçoğuna" katılmasam , karşısında da olsam önünde saygıyla eğiliyorum işte burda !" Meriç gibi, Borges gibi, James Joyce'un da ileri derecede görme sorunu varmış. Cemil Meriç'in okuyabilmek için girdiği zahmet nasıl kalbime dokunduysa James Joyce'un okumak ve yazmak için verdiği mücadele de o kadar hüzünlendirdi beni. Louis Gillet şöyle demiş: "Onu hâlâ bir metni çözümlemek için kâğıdı yan yatırmış, bozulmuş görüşünün bir ışınının hâlâ görebileceği dar bir açıya getirirken görüyorum." Joyce kitaplarını yazacağı zaman üzerine beyaz bir palto giyermiş ki beyaz renk kağıda yansıyıp ekstra ışık sağlasın, görmesini az da olsa kolaylaştırsın. Ayrıca ne başkasına dikte etme ne de daktilo yoluyla yazmaya hiç girişmemiş bile. Her kelimesi kendi eliyle tuttuğu kalemlerden dökülmüş. Gözleri bir yerden sonra o kadar kötü duruma gelmiş ki son kitabının baskı öncesi gözden geçirmesini yapabilmek için üç büyüteç kullanmak zorunda kalmış. Gerçekten bu azim karşısında Tuco'nun dediği gibi etkilenmeyip saygı duymamak mümkün değil.
Sıradışı Yazarlar
Sıradışı YazarlarCelia Blue Johnson · Hep Kitap · 2019112 okunma
··
295 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.