Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

91 syf.
·
Puan vermedi
KÜRAR & MELİKE UZUN
Nisan ayını kendi kendime, daha önce hiç eserini okumadığım yazarlarla tanışma ayı ilan etmiştim. Bu kararımdan, çok güzel kazanımlar elde ettim.Melike Uzun da bu harika kazanımlarımdan biri olarak başköşeme oturdu. Sanal bir edebiyat dergisinde ismine rastladığım ve cümleleriyle beni cezbeden bir isimdi Melike Uzun. Araştırınca mevcutta basılı üç kitabı olduğunu öğrendim ve hemen alıp, okumaya koyuldum. Kendisi 1975 Eskişehir doğumlu ve Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Kürar haricinde Ateş Öyküleri adlı bir öykü kitabı ile Soğuk ve Temiz adlı bir romanı daha var. 90 sayfadan ibaret Kürar hakkında enikonu yazmaya çalışsam sanıyorum, kitaptan uzun bir inceleme çıkardı karşıma. Ama yazamam, böyle ara sıra elimi kolumu bağlayan, beni sarsan ve uzun süre sindiremediğim öyküler okuduğum oluyor ki Kürar da böyle bir kitap. Kategorisi öykü aslında ama öykü desem öykü değil roman desem hiç değil, romanöykü diyelim biz halihazırda Sessizliği yaran çığlık misali bir romanöykü... Öncelikle kitaba adını veren sözcük hakkında aydınlatmak isterim sizi. Pek çoğumuzun aşina olmadığı, yabancı bir kelime kürar. Yazar da bu yabancılığın farkında olsa gerek ki, arka kapağına kürarın sözlük anlamlarını yerleştirivermiş: Kürar: i. Felç olma hali, curare; hareket edememe ama hissetme, refleks gösterememe. ii. Güney Amerika’da avcıların oklarına sürdükleri felç edici zehirli bitki. iii. Kızılderililerin kullandığı zehirli ok atan boru. iv. Kasların asetilkolin reseptörlerinin bloke olması. Öykülerde hangi anlamı kullanılmış derseniz; doğrudan bu anlamları ile olmasa da, yazarın yer yer kullandığı bilinçakışı etkileri çerçevesinde tüm öykülerde, tüm anlamları ile çıkıyor karşımıza. Kitap, "zehir zemberek" tamlamasını oluşturacak şekilde Zehir ve Zemberek adlı 2 ana bölümden oluşuyor. Zehir bölümünde 6 öykü mevcut: Üzgün Balık Başları Fare İnsan Kedimiz Candide İyilik Şehit Üstteğmen Fatih Münir Yurdakul Lisesi Umut Zemberek bölümü ise 5 öykü barındırıyor: Sığ Çikolatalı Baldıran Kapı Dışarı İmzayı Anla(t)mak Kürar Yalnız işin ilginç olanı kitabın girişinde, ikinci bölüm başında ve sonunda olmak üzere birbiriyle ilintili, hatta küçürek olarak kabul edebileceğimiz Rüzgarın Estiği, Rüzgarın Getirdiği ve Rüzgarın Dindiği adlı, kitaptaki öykülerden çok farklı yapıda üç minik öykü daha yer alıyor ancak bunlar nedendir bilmem, içindekiler kısmında muaf tutulmuş. İçerikten farklı dedim çünkü, tasavvufi nitelikte bir öykü ve uzantısı bunlar. Karşımızda Ebu Turab mahlası ile Hz. Ali ve Hz. Ali'nin beş yaşında iken kol kanat gerdiği, baba gibi himaye ederek büyüttüğü İbn Mülcem var. Ebu Turab, Mülcem'i besledi. Tek bir kaba söz etmedi yıllarca. Onu büyüten, başını okşayan, gözlerinin içine bakan, ilminin sırrını anlatan oldu. Başka bir kaynakta belirtildiğine göre, Şiî kaynaklarının hemen hemen tamamı Hz. Ali’nin kaderini önceden bildiğini, Kûfe’ye gelip yerleşen İbn Mülcem’in niyetini ve onun kendisini öldüreceğini sezdiğini, fakat ölümden korkmayıp Allah’ın kaderine teslim olduğunu rivayet eder. Kaderine razı gelen Hz. Ali'nin, ok olup Mülcem'in bağrına saplanan son cümlesi de buydu zaten: "Ölümüm, iyilik yaptığımın elinden olacak." ***Yer yarıldı, Mülcem fare olup içine girdi,kabuslarının girdabında döne döne yok oldu. Turab'ın kanını sildiği beyaz mendil uzağa süzüldü, huzurlu yüzünü örttü, ardından zehirli kılıcın açtığı yarayı kapattı, onardı. Turab'ın yüzünde belirsiz bir gülümseme oluştu. Kopan fırtına dindi, tam o sırada her yer sustu. Çıt çıkmadı dünyada. Herkes durdu dinledi. Gözün iki kez kırpılmasıyla geçen zamanda Turab'ın mendili çevik bir kediye dönüştü... Başlangıçtaki bu muhteşem anlatı, içerikte bir zıtlıklar çarpışmasının bizi beklediğinin sinyallerini vermiş oluyor. Neredeyse tüm öykülerde, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, vefa ile vefasızlığı hatta nankörlüğü, şiddet ile hoşgörüyü, vicdan ile acımasızlığı, zenginlik ile yoksulluğu, hayvan metaforları eşliğinde gözümüze sokuyor Melike Uzun. Hayvan olarak da kedi ile fareyi çok orantılı ve kararında kullanmış. Dili yalın, cümleleri kısa, net ve vurucu. Yazarın ustaca kullandığı devrik cümleler ve icazlar da anlatımı daha çekici hale getirmiş. Öyküler de birbirleri ile bağlantılı, zira bir öyküdeki ana karakter, bir diğer öyküde yan karakter olarak karşımıza çıkıyor. Tanıştığınız karaktere tam ısınmışken, birkaç satır sonra ondan nefret edip, üç saniyelik günahının vebalini ödediğine şahit oluyoruz. Çok enteresan, çok çarpıcı, çok zekice kurgulanmış ve haliyle çok başarılı, zehir zemberek bir kitaptı benim için. Melike Uzun, bu eseriyle benden tam not aldı... ***Ortalık lacivert. Göğün rengi yere vurmuş. Yağmur derinden çam, reçine kokusu taşıyor. Neredeyse mutluyum. Neredeyse şükredeceğim. ***Kedileri seven insandan korkmamalı! ***Korkuyorum, kendimden ve beni doğuran kadına benzemekten. ***Yaşıtlarından tek farkı liseden terk değil de mezun olmasıydı. Yaşadığı ilçede memur oldu. Evlendi. Bir kız çocuğu dünyaya getirdi.Çocuğu doğunca kocası '' Senin gibi çarpık bacaklı, misket gözlü olmasa bari"dedi. Saadet duymamış gibi yaptı. Kızının kendisi gibi sivri çeneli, misket gözlü ve çarpık bacaklı olacağına emindi. Bu önemli değil, önemli olan yaşamlarını normal bir şekilde sürdürmeleriydi. ***Dünya iyi bir yerdi bana göre, daha da iyi olacaktı. Hiçbir şey olmasa mevsimler dönerken, kıştan yaza, yazdan kışa dağlardan taptaze rüzgarlar eserdi içimize. ***O sabaha karşı tam yedi kişiydiler. Yedi postal. Yedi kanlı ağız. Yedi kara el. Yedi kanserli hücre. Yedi yetmeyen akıl. Yedi iştahlı güç. Beni koğuşumdaki diken üstü uykumdan alıp kendi hücrelerine götürdüler... Vurmadılar, dövmediler, ölümle tehdit etmediler, tecavüze yeltenmediler. İçimi tarif edilmez bir korku sardı. Not: Bu kitaptaki "İmzayı Anla(t)mak" öyküsünün, Gamze Arslan'ın Kanayak kitabındaki "Ben Evlat Kız Evlat" öyküsü ile harmanlanarak "Yüz Yirmi Metrekare" adıyla oyun olarak sahnelendiğini de belirtmek isterim.
Kürar
KürarMelike Uzun · İletişim Yayıncılık · 201432 okunma
··
118 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ne de güzel yazmışsın... Listeme almıştım zaten, ben de okuyacağım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.