Hep aynı terane. Geçenlerde bir yerde rastlamıştım; bu tarz cümleler -buram buram komplo teorileri kokan- aslında bir hastalıkmış. İsmi Latince bir şeydi şimdi aklımda değil. Kaldı ki tüm bu komplo teorileri bir bir gerçek olsa ne olur, biz çoktan intihar mektubunu yazıp masanın üzerine koyup kafamıza silahı dayamışız, tetiği kimin çektiğinin ne önemi var ki! Ha İngiliz ha Fransız yapmış. Bizim kurtuluşumuz yok. Ve bu bitişi de hiçbir dış ülke değil biz kendimiz yaptık.
Bu komplo diye nitelendirdiğiniz şey gerçek tarihin, 23 Nisan 1920 hadisesinin hemen sonrasında başlayacak olan Lozan Barış Antlaşması'nda karşı tarafın bastıracağının dile gelmesi ile ilgiliydi.
Kim neresinden nasıl bir teori üretiyorsa da, burada, tarihte yaşanmış bir gerçekliği görmezden gelmek doğru bir şey değildir. Neyse, ben bir alıntı paylaştım, siz fikir beyan ettiniz, iyi akşamlar.
Alıntının başında bu konunun Lozan ile ilgili olduğu belirtilseydi böyle bir şey yazmazdım. Bu arada büyük ülkeler diye bilinen ülkelerin büyüklükleri aslında geçmişleriyle barışık olmalarından gelir. Yani o ülkeler yaptıkları katliamları haksızlıkları iğrençlikleri zaferleriyle birlikte anlatırlar. Bizim gibiler ise tarihi intikam aracı olarak uyguluyorlar ve Bir propaganda aracı olarak görüyorlar.
Evet, vermedim. Çünkü genele olarak çok uzun verilince okumak gayreti gösterilmiyor ve çok aşırı spoiler oluyor diye rahatsızlık duyanlar da var. Sen de haklısın. Başı ve sonu bağlayıcı nitelik taşıyor ve arası alındı mı, ister istemez yanlışa sevk eyleyebiliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.