Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

92 syf.
·
Puan vermedi
Okuduğum en nefret ve kin dolu kitaptı galiba. Bu kitabı sakince okuyabilmek için yazarın hayat hikayesini bilmek gerekiyor diye düşünüyorum. Yazarın hayat hikayesi çok can yakıcı ve sarsıtıcı. Solanas, küçükken babasının cinsel tacizine uğramış bir çocuk. Bu kin ve nefret söylemlerini bu duruma bağlıyorum aslında. Anne ve babası boşanıyor, ve Solanas annesiyle birlikte Washington'a taşınıyor. Annesi yeni bir evlilik yapıyor, Solanas bunun üzerine dedesinin yanında yaşamaya başlıyor. Dedesi alkolik ve Solanas'a şiddet uyguluyor... 15 yaşında, evden kaçıyor ve hamile kalıyor. Bunlara rağmen eğitim hayatına devam ediyor, psikoloji eğitimi alıyor ve bir üniversitede psikoloji alanında 1 yıl kadar çalışmalar yapıyor. Solanas, eğitim hayatında başarılı bir kadınmış. Seks işçiliği yaparak geçimini sağlıyormuş. Daha birçok şey... birde bunların dışında Andy Warhol'u öldürme girişimi var. Bitmiyor tabi. Bir müddet akıl hastanesinde yatıyor. Ama annesi Solanas'ın akıl hastanesinde kaldığını kabul etmiyor... Daha çok şey var aslında... Kitapta Solanas'ın hayat hikayesi daha detaylı bir şekilde var. Dediğim gibi Solanas'ı anlamak için hayat hikayesine hakim olmak gerekiyor. Gerçi ben yine de anlamadım. Bu kadar şey yaşamış bir insanı anlamak zor. Bu kitabı bu nefret ve söylemlere rağmen okumamda Solanas'ın hayat hikayesiyle beraber kitabın çevirmeni Ayşe Düzkan'ın büyük katkıları var. O kadar profesyonel anlatıyor ki; kitaba çekiliyorsunuz adeta. İnsanlara bir şey anlatabilmek için önceliğin; güzel bir üslup olması gerektiğini düşünüyorum. İnsanları kin ve nefrete sürüklemenin hiçbir faydası olmaz. Kadını aşağılık görenle erkeği aşağılık gören bir zihniyet arasında pek fark göremiyorum. Kitapta, erilin (erkeğin) biyolojik bir kaza sonucu ortaya çıktığını, tamamlanmamış bir x kromozomu ve eksik bir dişi olduğunu ifade ediyor. Savaşların, nefretin, şiddetin, hükümetin... hepsinin ve daha birçok şeyin sebebinin erkek olduğunu söylüyor. Erkeklerin yok olması gerektiğini ve hatta erkeklere itaat eden kadınların da yok edilmesini gerektiğini yazıyor... İyi veya kötü olmanın cinsiyet ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Evet ortada ataerkil bir düzen var. Bu ataerkillik düzenden; öldürmekle, yok etmekle, dünyada sadece kadın ve bu kadınların üstünlüğünü kabul eden erkeklerin varlığını sağlayarak mı kurtulacağız? Ne fark olacak peki aralarında? Bu düşüncelerin altında yatan nedenler çok büyük. Çok şey yaşamış Solanas. Bunların nedeninin erkek olmak değil de erkek olanın pohpoplanması, üstün görülmesi ve ataerkil düzenin olduğunu düşünüyorum... Kitabın içinde olan ama değinmediğim birçok şey var. Anlatmakla olmaz, okumanız gerekiyor.
Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu
Erkek Doğrama Cemiyeti ManifestosuValerie Solanas · Sel Yayıncılık · 20181,196 okunma
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.