Genç adam , orta yaşlı adama : ‘içiniz doluydu ama gücünüz yoktu ‘ . Orta yaşlı adam genç adama :’ sizin ise gücünüz var , ama içiniz boş ‘ diyordu.
İnsan nasıl olur da kendine değer vermez? Benim bir değerim yoksa , bağlılığımın kimin için bir değeri olabilir?
Sevilen bir varlığın gözlerinde gözyaşlarını görememiş bir insan , bir kimsenin nasıl minnettarlıktan , utancından kendinden geçercesine mutlu olabileceğini bilemez, anlayamaz.
Öğle sıcağı da geçer, önce akşam , sonra da gece olur... ondan sonra da acı çekenlerin yorgun olanların sessiz barınaklarına dönüp tatlı tatlı uykuya daldıkları zaman gelir.
Nihilist kelimesi o dönem (18.. lü yıllarda) bir tarihi olayı kesin ve yerinde bir kelimeyle ifade etme , başkaları tarafından birilerini kınama, geri dönülemez şekilde aşağılama için kullanılan bir silaha , adeta bir rezil etme damgasına dönüştürüldü .
Bürokratik dilde bile sanata ‘liberal’ yani serbest denmesi sebepsiz değildir . Bir insan, engellendiğini hissediyorsa etrafındakini nasıl yakalar?
Puşkin’in de dediği gibi ‘... Özgür bir yolda ilerleyin, Özgür aklınızın sizi götürdüğü yere..’
Kendisiyle yüzleştiği anda , ölümünden dakikalar önce , zihni berraklaşan Bazarov, yitirmiş olduğu , hiç kullanamadığı ‘Güç’ünün arkasından yas tutar , ‘İsyan ediyorum ‘ diyerek ölümünde bir keyfilik olmadığını gözler önüne serer.
Rusya’nın bir köşesinde yalnız, unutulmuş olarak ruhunu teslim eder, her şeyi değiştirecek , yerle bir edecek olan bu adam, son haykırışında dahi özne ve yüklemin yanına koyabileceği bir nesne bulamayışı değilse nedir ?
Babalar ve oğullar , nesiller , fikirler ve çağlar arasındaki kuşak çatışmaları.. insanın olduğu yerde her zaman farklılıkların olduğunu gözler önüne seren Turgenyev...