Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

382 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ Üniversiteyi bitireli 20 yıl oldu ama okumak şimdiye kısmet oldu. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın belki de en eğlenceli kitabı diyebilirim. Okurken sık sık tebessüm etmekten kendimi alamadığımı söyleyebilirim. 1961 yılında yazılmış ama kurgu olarak yaşadığımız döneme çok yakın bir roman. Romanın ana karakteri ve anlatıcısı Hayri İrdal renkli kişiliği ve espiritüel ifadelerle kendi yaşamını ve enstitüsünü anlatırken aslında Türk toplumunun Tanzimattan başlayarak değişimini ifade eder. Hem de bu değişimi sanatkarane üslupla yapar ki belli bir edebi zevke sahip okuyucuyu mest eder. Hayri İrdal bu toplumsal kaosun bir örneği olarak eserde kendine yer bulur. Eserde insanoğlunun işine geldiğinde nasıl yön değiştirdiğine, nasıl olmuşları olmamış gibi gösterdiğine, içindeki egoyu nasıl tatmin ettiğini okudukça günümüzde de bir şeylerin değişmediğine tanık olacaksınız. Makam ve koltuk sevdası da masaya ironik şekilde yatırılan diğer mevzu Tanpınar’ın eşyaların insanlar gibi ruhlarının olduğunu ve cismin el değiştirdikçe enerjisinin insana olan tesiri üzerine yazmış olduğu bir takım deyişleri var eserde." Roma imparatorları, krallar, büyük diktatörler hep kendileri gibi düşünsünler diye eşyalarını dostlarına hediye ederlerdi."s. 17 Kitabı okumadıysanız bundan sonraki kısım edebi tabir olmasa da bolca spoi içermekte. 4 ana bölümden oluşuyor kitabımız. İlk bölüm Büyük Ümitler adını taşıyor. Bu bölümde Hayri İrdal’ın çocukluğu ve gençliğinin bir kısmı anlatılır. Bolca ismin zikredildiği bu kısımda Tanzimat öncesi dönemin eleştirisi de yapılır. O dönemden bir çok gelenekten de bahseden Hayri İrdal bunları bir kitaba dönüştürmek için yazdığını da anlatır. Bölümün sonuna doğru halasını anlattığı kısımlar ilginçti. Öldü zannedilen halanın dirilip abisinin karşısına dikildiği sahneler ise eğlenceliydi. Hayri İrdal'ın babası da şahsına münhasır biri olarak ölene kadar babasından kalan "cami yaptır" vasiyetiyle cebelleşir. Küçük Hakikatler kitabın ikinci bölümü. Hayri İrdal'ın askerden dönmesi ve Abdülselam Bey'in evlatlığı Emine ile evlenmesi ile onun konağında yaşamaya başlar. Abdülselam Bey'in düştüğü müşkül durumda aramayan sormayan evlatlarına inat Hayri İrdal ve karısı onun yanımda yer alır. Kızları Zehra'ya mirasını bıraktığını yazan vasiyet bırakan Abdülselam Bey, öldükten sonra vasiyeti kanuni mirasçılarınca kabul edilmez. Babasına bakmayan öz evlatlar İrdal'ı herşeyden mahrum ederler. Bir adaletsizliktir devam eder. Şerbetçibaşı denilen elmasın Hayri'de olduğu söylentisi ve ardı ardına gelen tutuklama ve akıl sağlığı muayenesi... Doktor Ramiz ile ilk karşılaşma bu kısımda başlar. Doktor Ramiz'le her şeyi konuşan Hayri, Mübarek adını verdikleri aile yadigarı saatten tutun psikanalize kadar pek çok şey konuşurlar. Tanpınar'ın romanlarında karşımıza çıkan rüya temi bu kısımda bolca karşımıza çıkar. Hayri'nin iş bulma ve çalışma yaşamından bahsedilir. Emine'nin ölümü ve iki çocucuğuyla yalnız kalan Hayri, bu kısımlarda çocuklarının yüzlerindeki mahzunluğa dayanamaz. Bu kısımlar hayli duygusal ifadelerle anlatılmış. Doktor Ramiz'in kurduğu Psikanaliz Cemiyeti sayesinde ikinci eşi Pakize ile tanışır. Pakize'nin sinemaya tutkusu kendini sinema dünyasından bir artist zannetmesi Hayri'nin ondan uzaklaşıp Cemal Bey'in eşi Selma Hanım'a aşık olmasının nedeni olarak gösterilir Hayri tarafından. 3.bölüm Sabaha Doğru adını taşıyor. Kızı Zehra'nın Topal İsmail ile evlendirilmesinin söz konusu olduğu bölümde karısı Pakize ile arası açılır. Odalarını ayırdığını ve onunla uyurken yaşadıklarını şu satırlarla anlatır Hayri:"Bu hareket bolluğuna, tiroit guddelerinin bozukluğundan gelen benirmeleri, horlama ve sayıklamaları da ilave ederseniz gece hayatımın nasıl bir şenlik içinde geçtiğini tasavvur edebilirsiniz. "s. 186 :) Kızını çirkin ve kaba adam olan Topal İsmail'e vermek istemez ama yaşadığı yokluk belini bükmekteyken hayatını değiştirecek Halit Ayarcı ile tanışır. Halit Ayarcı ona Hayri Beyefendi dedikçe içi içine sığmaz. Saatleri Ayarlama Enstitüsü kurulma çalışmalarının başladığı bu bölümde, ortada henüz olmayan kuruma bir sürü müdür alınır. Derin ironi bu kısımda kendini çok güzel gösterir. "Terakki saatin tekamülüyle başlar. İnsanlar saatlerini ceplerinde gezdirdikleri, onu güneşten ayırdıkları zaman medeniyet en büyük adımını attı. Tabiattan koptu."( s. 251) Bu şekilde güzel tespitlerde var. Saatin kullanılması gerçekten de tabiattan kopmaydı. Enstitüye Hayri'nin ailesine mensup herkes alınır, kızı Zehra, damadı, baldızı ve dostum dedikleri... Bu bölümde Ahmed Zamani Efendi isimli var olamamış eski saat ustası diye atfedilen zatla ilgili kitap yazma mevzusu hayli yer tutar. Tamamen hayal ürünü adamın ölüm nedeni bile konuşulur ironik biçimde. Her şey zengin bir beyi enstitüsüye ortak yapmak için başlar aslında. Hayri İrdal, gazetelere çıkacak kadar meşhur bir zat olur. Ölmeyen dirilip babasının karşısına çıkan Zarife Hala bu bölümde tekrar ortaya çıkar hem de pek eğlenceli bir şekilde :) Bu bölümde Enstitünün faaliyetleri için dernek kurulur eş, dost, ahbaptan oluşur yineBu kısımlarda Halit Beyin, nasıl ortam adamı olduğuna da şahit olacaksınız. Hayri İrdal'a olmayan Ahmed Zamani'nin kitabını yazdıran Halit'in kendi uydurmasına nasıl kendisinin inandığı da gülünçtü. Başka derneklerin, olmayan Ahmed Zamani'nin ruhunu çağırması kısımlarında çokça eğlendiğimi söyleyebilirim. Bu bölüm epey ilginç ve aksiyonun bol olduğu bir bölüm. 4. ve son bölüm Her Mevsimin Bir Sonu Vardır adlı bölüm. İsmine yakışır bir bölüm olduğunu söylemeliyim.Başka ülkelerde de saat cemiyetleri kurulur, üç tane de enstitü.Bunlar ne yapıyor derseniz aslında hiçbir şey:) Saat kadranı çiziyor, renk seçiyor, saat zevki yaymaya çalışıyorlar gibi ehemmiyetsiz işlerle meşgul oluyorlar. Hayri'nin yaptığı proje beğenilmeyince gazetelerde bol bol yazılar çıkar.Hayri ve Halit enstitü üzerine konuşurlar. Özellikle Sayfa 359'da Enstitünün neler yaptığı sıralanır. Bölümde enstitüsünün "Böyle bir müesseseye ne lüzum var?" (s. 378)denilerek kapatıldığına tanık oluyoruz. "Enstitünün lağvı ile bir yığın kombinezon ortadan kaybolmuş, bir yığın dostluk adeta uçmuştu."s.381 Denilerek dost kabul edilenlerin nasıl çil yavrusu gibi dağıldığını yine ironik biçimde görüyoruz.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,7bin okunma
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.