Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

122 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Başucu Kitabı
Diyebilirim ki kitap, anlaşmaya başlamadan önce bizi buna hazırlıyor. Bir nev'i alt yapı gibi.. Kendimizi tanımamızı, sınırlarımızı kesin çizgilerle belirtmemizi istiyor. Ve biz bunu yapıyoruz. Evet bunu yapmaya mecbur hissediyoruz. Eğer yapmazsak sonsuza kadar 'korkak, çekimser, beceriksiz, nefret dolu, kötü, kurban' birini içimizde büyüteceğiz. Bu bile bizi bir şeyler yapmaya zorluyor. Dikkatimi çeken önemli cümlelerden biri; "İnsan, kendi kendini ehlileştiren hayvandır." cümlesiydi. Üzerine çok düşünülebilir ya da bunun yerine kestirmeden bir yol çizerek yazarın bize çizdiği ve bizim kurtuluş için, gitmek zorunda olduğumuz yola koyulabiliriz. Bu yol ki belki birçok insandan farkımızı ortaya koyacak, onlardan bizi soyutlayacak belki kullandığımız kelimelerle , sözlerle birkaç kişiyi de yanımıza almamızı sağlayacak. Bunu yapabilirsek zannımca doğru yoldayız demektir. Tüm bunları yapabilirsek, kendi rotamızı doğru çizebilirsek yani kişiliğimizle tanışacak ve yeni dünyamıza 'merhaba' diyebileceğiz. Bunu yapmalıyız. Çünkü ; hayat, korku ve şüphe ile geçirilemeyecek kadar uzun değil. "Gözler kapalı yaşamak kolaydır. Görebildiğiniz her şey yanlış yorumlardır." JOHN LENNON Artık gözlerimizi açmanın ve gerçekle yüzleşmenin zamanı... İlk anlaşma "söz" üzerine. Kullandığımız sözleri ne kadar dikkatli seçebilirsek karşımızdaki insanı, dostumuzu ya da herhangi birini hayata kazandırmış yahut hayattan koparmış oluruz. Etrafımızdaki insanlara nasıl tepki verirsek öyle izlenim bırakmış oluruz. İyi ya da kötü, kaba ya da kibar... Tepki nasıl olursa olsun bu kişiliğimizi ortaya koyar ve bunun karşılığında saygı veya vasıfsızlıkla karşılaşırız. İlk anlaşma için ben de oluşan çağrışım; " İnsan, sözleri düşünmeden sarf ettiği sürece karşısında bıraktığı enkazı asla fark etmeyecektir." İkinci anlaşma da yazar bize ; "Hiçbir şeyi kişisel algılama" diyor. Bu anlaşma da yazar bencilliği bırakmamızı söylemektedir. Hadi bir öz eleştiri yapayım: Bencillik denilen illet bende de var ve bazen ben bile buna dayanamıyor, kendimi çekilmez buluyorum. Her zaman haklı olmak zorunda değiliz. İnsanız, haksız olabilir, yanlışa düşebiliriz. Önemli olan bu durumdan kendimizi korumak, bakış açımızı belli edip ona göre yaşamamızdır. Olumsuz eleştirilere maruz kalmamız bizim kişiliğimizi geliştirmemizi sağlar diyebilirim. Tam da yazarın söylediği gibi amaç; kabul görmek, onaylanmak değildir. İnsan kendini bilip, tanıdığı sürece bu tür konuşmalara maruz kalmayacak ve ihtiyaç duymayacaktır. Kendi yaralarımızı tedavi edebildiğimiz sürece onları başkasının acıtması mümkün değildir. Ve sen; Her şeyi, herkesi sev. Çünkü o zaman istediğin mutluluğa erişebilirsin. Hiçbir şeyi kişisel algılama! Kendine güven, doğruyu söyle. Böylelikle içindeki kötü duygulardan kurtulabilir ve mutluluğu yakalayabilirsin. Üçüncü anlaşma ise ; " Varsayımda Bulunma" dır. "Sonsuzluğun ötesi içinizdedir". Evet bu sonsuzluk, mutluluktur. Mutlu olmak istiyorsak yargılanmaya, reddedilmeye karşı çıkmamamız gerekir. Etrafımızdaki her şeyi olduğu gibi kabul etmeliyiz..Olaylara kişisel duygu ve düşüncelerimizi yüklemek bizi onarılmaz yanlışlara sürükleyebilir. varsayımlar yanlıştır. Değişmeliyiz. Farklı algılama tohumlarını çöpe atmalıyız. Bu tohumlar toprağa bir kez düşecek olursa verim alınamayacak bir üretimle karşı karşıya kalmış oluruz. Dördüncü anlaşma: " En İyisini Yap" Elimizde olanın en iyisi, gücümüzün yettiği en iyiyi yapmak gerekiyor. Ne daha fazla, ne de daha az. En iyiyi zevk almak için yapmamız bizim açımızdan daha doğru bir karar olur. Ödül ya da tebrik almak başkasının zevki gereği yapılmış bir yaptırımdır. bunun bize faydası ise hiç olmayacaktır. Keşkelere kapılmadan, pişmanlık duygusu oluşmadan, hatalarımızdan ders almak amacıyla en iyisini yapmak gerekir. Bu bölümde aklıma Çinli iş adamı geldi. Bilmem kaç kez başvurduğu yerlere alınmadı. Ancak şimdi dünyanın sayılı zenginlerinden biri. Keşke demedi, yılmadı... En iyisine ulaşmak istedi ve ulaştı. Dünyada var olma sebeplerimiz nelerdir? Bu soru, bizi benliğimize, iç dünyamıza götürür. Eğer samimi şekilde cevap verebilirsek işte o zaman mutluluğa erişmiş oluruz. Mutlu olmak elimiz de , içimiz de. Anı yaşayabilmeli ve tüm enerjimizi, algılamamızı, gerçeği bu ana aktarabilmeli ve bunun zevkini çıkarabilmeliyiz.. Hayattan beklentilerimiz başkası tarafından onaylanmamalı ya da bir başkası gözetiminde gerçekleştirilmemelidir. Yanlış yapmaktan korkmamalı, cesurca yanlış yanlış yapmalıyız. Tecrübe yanlık yaparak kazanılır. Başkalarının pohpohlamalarına ihtiyacımız yok aynı şekilde başkasının yergisi de bizi durdurmamalı. Kendi özgürlüğümüzü ilan etmeli ve "Hayır" demeyi öğrenmeliyiz. Özgürlük içimizde tıpkı sonsuzluk gibi. Hayatımızı birey olarak kendi başımıza yönetebiliriz. Bu dört anlaşmayı hayatımıza uygulayarak kazanabiliriz. Alışkanlıklarımız, tabularımız var kolay olamayacak ancak en iyiye ulaşmak için en iyi şeyi yapmaktan, aramaktan vazgeçmemeliyiz. Boyun eğip bir parazit gibi yaşamaya son verebiliriz. Bundan sonra değiştirmek istediğim alışkanlıklara "şeytan" ismini veriyorum ve onlardan uzak durmayı planlıyorum.
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311,1bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.