Şeker Portakal'ı... Sanırım kitabın 3-4 yerinde ağlamıştım..
Bu kitabın ne kazandıracağına ne kaybettireceğine değinmişsin ben de ufak bir değineceğim. Öncelikle Zeze karakteriyle dünyaya bir çocuk gözüyle bakmayı tekrar keşfediyorsun. Kitapta Zeze'yi yaşarken insanlara bakışını, onları yer yer sevip yer yer kızıp yaptığı hal ve hareketleriyle bize sevimliliğiyle renk katıyor. Ben kitapta yoksulluğu iliklerime kadar hissetmiştim. Hatta ağlama sebebim bir babanın oğluna noel hediyesi alamayacak kadar yoksul olması ve oğlu ile diyaloğu. Yoksulluk evet kim ne kadar yaşadı bilinmez ama bu kitapta bunu tadıyorsun. Zeze'nin Portuga ile dostluğunu görüp dostluk nedir nasıl yapılır onu tekrar sorguluyorsun kendi gözünde. Fedakarlık, evet fedakarlık bir insanın bir insana yapabileceği fedakarlıklarına da rastlamak mümkün. Kitapta Zeze'nin ilk önce Portuga'ya beslediği ön yargılı tutumunu ardından tanıştıktan sonra sıkı sıkı dost olmalarına tanık olunca ön yargının ne kadar da boş, gereksiz bir safsata olduğunu günlük hayatımızda kesinlikle yeri olmadığının da farkına varıyorsun. Ayrıca kitapta Zeze'nin ailesi üzerinden ne haşince bir şiddet gördüğüne de tanık oluyoruz. Bu da tamamen Zeze'nin ailesinin Zeze'yi anlamamasından ve onun özgürlüğünü kısıtlamasından ötürü olduğunu aile içi davranışların bir çocuğu nasıl etkilediğini görüyoruz. Ablasının kardeşine şefkatini, sıcak ve iyimser tavırlarla onu sahiplenmesini ve abla kardeş ilişkisinin bir çocuğu nasıl etkilediğini dahi görüyoruz. Anlatılacak çok şey var ama Zeze elbette bu yaşadıklarının hiçbirini hak etmedi. Belki de o bizlere duygusal anlamda yol gösterici bir dostumuz oldu kitapta. Ve birçok duyguyu bize yaşattı. Kitap okunmalı. Hiçbir şey kaybetmezsiniz. Kazanacak çok şey var... Keyifli okumalar dilerim. :')