Önümde onca duran kitaplardan 'iyi ki bu'nu elime alıp da okudum' dediğim kitap oldu bu roman... hoş yaşar kemal üstâdın tüm kitapları ayrı bir güzel ve özel o ayrı da, bu kitap beni çok çok çok etkiledi... ilk birkaç sayfayı çevirdiğimde zaten kendimi ege'de, sonra da cennet gibi bir ada'nın içinde buldum... sayfalar hızlıca ilerleyince de müdahale nedeniyle adasını terk etmek zorunda kalan rumların, ancak toprağını bırakıp gitmeyen Vasili'nin ve o adaya yerleşen Poyraz Musa'nın hikâyelerini yaşamaya başladım... ikisi de 1.Dünya Savaşı'da istemeden de olsa çanakkale'de, sarıkamış'ta, allahuekber dağ'ında, dumlupınar'da savaşmak zorunda kalan kahramanlar... tüm savaşlar dışardan duyulduğunda birbirine benzer ama Vasili ve Poyraz anılarını anlatınca sanki ben de o savaşta savaşmışım gibi açlık ve yokluk, yoksulluk çektim... tifüs hastalığı geçirdim... köylerim ve kasabalarım boşaltıldı... ölen çocukları, kadınları, yaşlıları; ölen insanları gördüm... baştan başa yıkılmış ve yakılmış bir ülkede ayakta donup da ormanmışçasına üst üste kalan askerlerden biri oldum... hatta kendi ölümü, ölü kokumla saatlerce sırtımda taşıdım... savaştan kurtulunca da insansızlık, yalnızlık psikolojisiyle başbaşa kaldım ve insanın nasıl insana ihtiyaç duyduğunu tekrar anladım... gerçekten akıcı, betimlemeleri şahane ve cidden etkileyici bir eser... siz de okuyun isterim... iyi geceler...