“Askerlerim!
Görüyorsunuz ki, arkanızda deniz, önünüzde düşmanlar ve kaçacak hiçbir yeriniz yok. Vallahi, sabır ve sebattan başka yapacağınız bir şey de yok. Düşmanımızın bütün gücüyle üzerimize geldiği apaçık ortada. Üstelik yiyeceği ve teçhizatı da bol. Halbuki bizim kılıçtan başka silahımız ve düşmanın elinden alacağımız yiyecekten başka erzakımız yok.
Şu durumumuz, hiçbir şey yapmadan birkaç gün devam etse kuvvetten kesiliriz. Bizden korkan düşman da halimizi görüp bize karşı cesaretlenir. Bu kötü akıbete düşmekten kendinizi koruyarak düşmana karşı görevinizi gereğince yapınız. Müstahkem şehirler ve güçlü düşman karşınızdadır. Ölümden korkmazsanız bu fırsatı değerlendirmek ve zafere ulaşmak mümkündür. Şunu kesinlikle biliniz ki, bu savaşta ben de sizden daha fazla emniyette değilim. Yine biliniz ki, eğer şu zorluklara biraz sabrederseniz daha müreffeh bir hayata kavuşursunuz. En ucuz malın can olduğu bu pazara sadece sizi sürmüyor, bilakis önce kendi canımdan başlıyorum. Canınızı düşünerek benden yüz çevirmeyiniz. Siz de benden daha fazla bir zorluğa katlanmayacaksınız. Sizin payınıza da bana düşenden fazlası düşmeyecek. Hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz.
Müminlerin emiri, kahramanları içinden sizi seçti, çünkü sizin savaştan korkmadığınıza ve süvarilerle çekinmeden vuruşacağınıza güveni sonsuzdur. Böylelikle İslam dinini bu ülkeye yerleştireceğinize inanıyor.
Elde edeceğiniz ganimetin tamamı sizindir. Allah yardımcınız olsun. İki cihanda da sizin bahadırlığınız anılacaktır. Biliniz ki, sizi davet ettiğim şeye ilk icabet eden ben olacağım!”