Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

147 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Eşekle Gelen Aydınlık
Günaydın gençler ve kendini genç hissedenler Nasılsınız? Iyisinizdir inşallah. Beni sorarsanız çok şükür yuvarlanıp gidiyoruz. Bugün, değeri pek bilinmeyen Fakir Baykurt'un hayata gözlerini yummadan hasta yatağında tamamladığı son kitabı olan Eşekli Kütüphaneci ile karşınızdayım. Türk- Yunan mübadelesine neden olan kirli oyunlar nedeniyle yaşadıkları toprakların bağrından kopan iki farklı hayat. İçinde yanan toprak özlemiyle Ürgüp'e uzanan bir yolculuk. Birbiriyle kesişen bu yolculukta misafirperverliği, samimiyeti, sıcaklığı ile insanın içini ısıtan Aziz ile Dmitrios'un dostlukları, Aziz'in babası olan Mustafa Güzelgöz'ün "eşekle gelen aydınlık" hikâyesine doğru açılan bir kapı. Kimdir bu eserin ortaya çıkmasına sebep olan Mustafa Güzelgöz? 2. Dünya Savaşında üç buçuk yılını vatanı için harcayan bir nefer, sevdiğine kavuşmak için sevdiğini kaçıran aşık, zamanın en iyi takımı olan vefa sporda kalecilik yapan bir yiğittir. Hepsinden önemlisi karanlığına, cehalete savaş açan; aydınlığın gelmesi için iştiyakla çabalayan bir kütüphaneci. Fakat, bildiğimiz al maaşını kaşı başını mantığı güden kütüphanecilerden değil. 63 ülkenin katıldığı topluma hizmette birinci seçilen, dünyaya nam salan bir kütüphaneci. Altı üstü kütüphaneci yahu, abartıyor diye düşünmeyin sakın. Elde avuçta kitap yok, bulunanlar ise nemden kullanılamaz hale gelmiş. Kitap olsa bile okuyan mı var sanki köy yerinde, sehirdekiler dahi okumuyor diyebilirsiniz. İşte bunca olanaksızlığın, bunca vurdumduymazlığın içinde çeşitli olanaklar oluşturmak için canla başla çalışır. Yeri gelir kapı dışarı edilir, sen dalga mı geçiyorsun be adam diyerek bu mücadelesi alaya alınır, gözyaşları sel olur yine de vazgeçmez. Uğrunda çaba verilen birçok mücadele gibi fidan verir bu emekleri. İstediği eşeği, katırı almıştır. 7 katır, üç eşek ile 36 köy tek tek dolaşılıp onların ayağına giderek çocuklar, yetişkinler için kitap dağıtılır. Zamanla kütüphane tedarik ederler, ceşitli yerlere birçok kütüphane kurulur. Peki, nasıl toplamalı kadınları-erkekleri buraya? Kadınlara dikiş nakış için makine almalı, dokuma öğretmeli. Bu eğitimi almak için sıra beklerlerken oturun hele şuraya şu kitapları okuyun diyerek onların ilgi alanına yönelik eserler vererek okuma alışkanlığı edinmelerini sağlanmalı. Okuma bilmeyenlere okuma öğretilir. Sırf kadınlar gelmiyor diye onlara özel olarak gün dahi tayin eder. O dönemde ülkemizin bulunduğu şartları göz önünde bulundurun lütfen. Fakirliğin olduğu, cumhuriyetin tam olarak filizlenemediği , cehaletin alıp başını gittiği bir dönem. Böyle bir dönemde nice zorluklarla radyo bulur, erkekleri başına toplar kütüphaneye. Fırsattan istifade köylülerin üreterek kalkınmalarını sağlamak için onlara fikirler verir, nasıl en iyi verim alınır, tarım, kooperatif gibi alanlarda okumalar yaparlar. Kuru kuruna yapılan bir okuma değil, okuduklarını eyleme geçirten bir okuma. Artık vur başına al malını dedikleri köylüler yoktur. Ürettikleri ürünleri işleyen, katma değerli ürün satan, uyanık- bilinçli köylüler vardır. Onu alaya alan, ağlatan yetkililer bu sefer onun yanında olmaya başlar. Maksat bizim de yemekte tuzumuz olsun diye görünmek istemeleridir. Üzüldüm açıkçası bu durumu görünce. Bizim değer vermeyip, alaya aldığımız bu adam; topluma kanaatte, hizmette dünya birincisi seçiliyor. Finale kalan diğer iki ülke; biri aşıyı bularak çocuk ölümlerini engellemiş ,diğeri ise kimsesiz 50 çocuğu toplumda çok iyi konumlara getirmiştir. Fakat neden bunu birinci seçmişler? Çünkü, o çocukları köprü altlarına mahkûm eden yolu ortadan kaldırarak, onları eğitime, okumaya sevk etmiştir. Yetişkinleri üretmeye, durağan olmamaya, gelişmeye sevk etmiştir. Pekii biz değerini bilebildik mi Mustafa amcamızın? Yoksa onun başına türlü türlü oyunlar mı açtık? Mustafa amcayı nasıl bir son bekliyor mutlaka okuyun.
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,6bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.