Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Şiir sevmeyenler bu adama şans verin !
İnsanat bahçesi diyebileceğimiz bir döneme girdiğimiz şu günlerde şiir okumak açıkçası güzel bir kaçamakmış. Bukowski ise sıradan bir şiir kitabı ile değil özgün, okuması basit ve derin bir eserle karşıma çıktı. Ben seni sevmiştim ama sen bana neler yaptın nankör tarzı şiirlerden ziyade toplum içinde çoğumuzun yaşadığı keskin buhranlara göz kırpmış. Sanatsal bir üsluptan ziyade okurun zihnini yormayacak basitlikte bir eser. Şiir bana göre acıların ve hislerin yazılı temsili, akıldan ziyade kalbin vurguladığı ve vurgulandığı bir sanat. Şimdi Bukowski'nin şiir hakkında düşüncelerine bir göz kırpalım. Yakın arkadaşı aktör Sean Penn ile bir söyleşide Bukowski şiir ve şairler hakkında “Okulda çocukların hep şiirle alay ettiklerini görürdüm. Neden? Çünkü şiir zorlama bir üretim. Asırlarca züppece bir uğraş olarak kalmış. Fazla narin, fazla değerli. Aslına bakarsan pek çoğu süprüntüden ibaret. Belki Ezra Pound’dan ya da T.S. Eliot’tan bahsedebiliriz. Onlar da artık yoklar zaten. Ben evine giden fabrika işçisine bağırıp çağıran kadınları, günlük hayatın basit detaylarını yazarım şiirimde. Asırlardır dile getirilmemiş gerçekleri.” der. Şiir bir başka bakış açısıyla içimizdekileri dökmektir. Bukowski gün içerisinde dillendiremediğimiz içimizde kalan veya ya tartışmalarımızda bulunan sen zaten iptal olmuşsun sana ne söylesem vız gelir diye nitelendiridiğimiz çaresizliklerimizi temsil eden bir üslupla okuruna keyif veren bir kalemşör. Mesela ben kızgın olduğum bir serzenişimi buyur etmek istiyorum sizlerle sevgili okuyucularım. Yıllardır aile fertlerimiz memuriyet işçilik öğrencilik serüveni ile el emeği bilek zoru yoluyla para kazanıyor fakat bir adam veya bir kadın çıkıp mekanın sahibi geldi leyla ela diyor diğeri suratına lapa lapa öbek öbek boya vuruyor ve bir kamyon para kaldırıyor. Bu nasıl bir ikilem bu nasıl bir oyun bu nasıl bir sistem ? Eşitlikçi Toplumcu cı ci eki gelmiş izm gelmiş herhangi bir ideoloji sahibi değilim Cemil Meriç tabiriyle kilisesizim fakat yukarda zırladığım bu durumu Bukowski şiirleriyle bir nebze hafifletiyorsunuz. Görüşünüz ne olursa olsun bazı öne sürdüğü olgulara dikkat kesilmeniz gerekir diye düşündüğüm biri bu minvalde. Bu aralar kitap ve müzikle haşır neşir olmuş bulunmaktayız Tom Waits ismini duymuş veya You Tube üzerinde İşe giden maymun videosu felan izlerken kim bilir rast gelmiş olabileceğiniz bir isim, malum o platform bir garip önerilenler kısmı başka bir gezegen. Bu isim Yer altı edebiyatı ekolünün belki de müzikle temsili diyebilirim. Kendisi Bukowski şiiri seslendirmiş ve o bitikliği müziğinde nefis yansıtmıştır. Gary Graff'ın deyişiyle sesi, Bir fıçı burbonda ıslatıldıktan sonra beş ay tütsülenmiş ve ardından da bir arabanın altında çiğnenmiş' gibidir. Çıkardığı kendine özgü hırıltılı sesler, deneyselliğe olan meyli; blues, caz ve vodvil gibi rock öncesi türlere sevgisi ile Tom Waits, müzik adına sıradışı bir kişilik oluşturmaktadır. youtube.com/watch?v=27LLPAN... (Bu müziği Fight Club filminde dinlemiştiniz) youtube.com/watch?v=unwCkD-... (Bu şiir Bukowski'nin seslendiren Tom Waits) Bu müzisyeni şöyle nitelendiriyorum verdiği eserler sanki Bukowski'nin kitaplarının bir müziğe uyarlanışı özetle. Kapanış olarak o işe giden maymunu paylaşayım çünkü öyle bir video var. youtube.com/watch?v=EPvhiGW... "Elinde veri olmadan bir teori üretmek büyük hatadır."
Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali
Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar MisaliCharles Bukowski · Parantez Yayıncılık · 1994185 okunma
··
139 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.