"Uzun Çarşının Uluları" Gaziantep'in sokaklarında gezdirip, birçok "farklı" karakterin peşine düşüyor insanı. Ahraz'ı, Kız Ali'yi, Bodur'u, Gelin Emine'yi ve diğerlerini merak ederken buluyorsunuz kendinizi.
Yöresel kelimelerin anlamını merak ediyor, yemeklerini tatmak istiyorsunuz. Ama bol bol üzülüyorsunuz sanki... Başta kızdığınız karakter boğazınızı düğümlüyor sonra.
Anlatıcıyla beraber büyüyüp şöyle bir maziye dalıyorsunuz...
Milli Mücadele de Gaziantep'in başına daha ne gelebilirmiş diye düşünüyor; yoksulluktan, çaresizlikten sokakta kedi, köpek kalmayasıya yiyen güzelim insanlara üzülüyorsunuz.
Ben düşündüm, üzüldüm, yaşadım... Gerçekten nefis bir kitaptı herkese tavsiye ederim.
İyi okumalar...