Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Yiğit ERGÜN, 1992'de İstanbul'da doğdu. Kadıköy Lisesi'ni bitirdi (2010). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni yarıda bıraktı (2010-2013). 2014 yılında girdiği Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Sinema ve Televizyon Bölümü'nden bu sene mezun oldu. Hâlâ İstanbul'da yaşıyor. Şiirleri Rıhtım Edebiyat, Kanon 2010, Cite de Pera, Yelkensiz, Kuzgun Postası, Hayal, Cazkedisi, Şiiri Özlüyorum ve diğer dergilerde yazmıştır. Ayrıca Yiğit'in "Hâlim Vaktime Küskün" başlıklı dosyası şiir kategorisinde Ankara Üniversitesi 2019 Roman, Öykü ve Şiir Ödüllerini almaya hak kazandı. "Gece Gelen", 2019 yılında Anima Yayınları tarafından günyüzüne çıkmıştı. Editörlüğünü Kenan YÜCEL yapmıştır. Kitap üç bölüme ayrılıyor: Gece Gelen, Y Kuşağı Sendromu ve Platonik. Altmış üç sayfadan oluşuyor ve otuz yedi şiir yer alıyor. Yiğit, geceye ve anneye sığınıyor! Belki biraz baba otoriteri yüzünden. Biraz da diğer insanların otoriteri yüzünden. Kimimiz anneye ve geceye sığınmıyoruz ki? Güniçi her şey karmaşık değil midir zaten? Hele ki İstanbul'da yaşıyorsanız! Kadıköy'ün sokaklarında nefes almaya çalışırken. Kentin yüzeyselliği, yapaycılığı ve bohemliği şairin gırtlağına sımsıkı yapışıyor. Kent mekanizması hep ağır aksak işler ama hızlı bunaltır. İstanbul gibi çok ama çok büyük bir kentin içinde bazen kalabalıkta kaybolursunuz veya yalnız kalırsınız. Bazen betonlar içinde gömleğinizi gıcırdayan dişlerinizle yırtmak istersiniz. Bazen her şeyi sömüren sistemle cebelleşmek istersiniz. Bazen Yeldeğirmeni'ndeki apartmanlar arasında küçülürsünüz. Bazen de Moda Sahili'nde biranızı içip âşık olursunuz bir şeylere. Yiğit, bireysel hesaplaşmaları; yangın gibi kor yanan yaşamları, kimlik zedelenmeleri ve çürümelerini, toplumsal etkileri, ekonomik zorlukları, politik bunalımları, yaşam daralmasını, Psikolojik bocalanma tepkileri, aile yapısını, apartman boşluğunu, kent bohemliğini, geçim derdi ve daha birçok şeyi anlatıyor. Hepimizin âşık olduğu ilköğretim öğretmenleri vardır. Her ne kadar Öğretmen Duyşen olmasa da. İşte bize samimi sevgi izleriyle de geliyor. Yiğit'in şiir dili kıvrak, ironik, gerçeküstücülük ve absürtlük gibi biçimlerden oluşuyor. Şiiri farklı düşünüyor. Çok yönlü bir vurgu parçası gibi. Yiğit şiiriyle Gezi Parkı'nı anımsatıyor. Ellerinin ne kadar barış için yaralandığını duyuyoruz. Devrimci bir ruha sahip ve kavgası olan bir şair kendisi. Kitap sonuna kadar çok akıcıydı. Uzun masal okuyor gibi hissettim. Akıcı ve sürükleyici. Sözcüğün dilinden anlayan dil yaralısı kendisi. Bazı yerlerde sözcük kullanımları yer değiştirirse daha haykıran vurguya sahip olacağından eminim. Yiğit Ergün'ün sözcük haznesi ve tarih belleği sağlam. Yalın sözcüklerle imgesel çağrışımlar kurmayı ustalıkla başarıyor. Kitaptan beğendiğim kısımlar; *kimyamı bozan yoksulluk* *bağırıyor mezarlıklar: "ölüm var"* *simetri hastası bir cerrah çirkin mi çirkin bir kıza âşık olur/ kelebeklerden birkaçı yaşadıkları gün ölmez/ bir avlunun ismi kan davasına karışır/ sen kötü karakter olarak giriş yaparsın masala* *sürekli beynimde uyanık duran isim/ şimdi gizleniyor hafızamda* *peşimizde bir vuslat sayacı/ beklemek kadar nevrotik ilkbahar* *tedavülden kalkmış bir aynanın sırrından izliyorum olup biteni* *yılların değil, yıllanmış acıların ağırlığı/ çökmüş babamın bakışlarına* *gaipten gelen bir sesi giyindim üstüme sonra* *kapıyorum gözlerimi, anne/ o gelene kadar ayağında salla* *günışığında itiraf edemediklerimi/ yumuşak karnımı deşti, erkekti/ kadınlar olmaz dedi* *nereye baksam aynı görüntü/ gözlerimi kapatsam kör olma korkusu* *senden sonra ip atlıyor hürriyet/ girdiğim her odada* *senden sonra başladı yoksulluğun her hâli/ yol ki çekilmez/ yol sıkışık/ yol yağmursuz/ şimdi delirmenin tam vaktidir* *yoruldum tercihim olmayan parkurlarda/ ortalama bir koşucu olmaktan* *göçebe yüzlü kadın, söyle/ hiç geçmeyecek mi?* *sahipsiz köpeklere benziyor çağ/ kimse güneşini kapattı diye bina uçurmuyor havaya* *görmüyorsun, bu yoklukta içim üşüyor/ bir bilsen eve nasıl ekmek götürdüklerini* *yola çoktan çıkıldı, son durak yakın/ kehaneti ne bu düzlemin?/ içimdeki çılgınlık nasıl mayalanır bu kıtlıkta/ ağlamaklı olur mu kısa etekli oğlanlar güneş tutulmalarında?/ geyikleri bağla, gidiyoruz bu gece diyarlardan/ çözemedim zamanın diyalektiğini/ toparlan gidiyoruz/ ruhumuzda bakir bir yer kaldıysa/ oraya* *neslimin arması: kaygı/ bırakmıyor bir an bile yakamı* *ekmek çıktığı ellerden bunca uzak oldukça/ direneceğim akıp giden zamana*
Gece Gelen
Gece GelenYiğit Ergün · Anima Yayınları · 20197 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.