Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

214 syf.
7/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Yaban
Yakup Kadri Karaosmanoğlu 27 Mart 1974’te Mısır’ın başkenti Kahire'de dünyaya gelmiştir.1903’te İzmir idadisinde okumaya başlar.1905 Yılında tekrar doğduğu topraklara döner.1908 yılında meşrutiyetten önce İstanbul’a döner ve Mekteb-i Hukukta öğrenimine devam eder. Fakat 1911 yılında henüz Mekteb-i Hukuk'u bitirmeden eğitimine son verir. Daha önceden bireysel konulara ağırlık verirken bir süre sonra toplumsal konulara yönelir.1921 Yılında Kurtuluş Savaşını gözlemlemek için Ankara’ya çağrılır ve diyebiliriz ki sosyal gerçekliğe geçiş aşamasında bu önemli bir etkendir. Başarılı bir yazar olmasının yanında bir diplomattır da aslında. Tiran, Prag, La Haye gibi yerlerde elçilik görevini üstlenmiştir. Yaban romanını da 1932 yılında kaleme almıştır. Şüphesiz Kurtuluş savaşında Ankara’da bulunduğu yılların bu roman üzerinde çok etkisi var. Yaban’ın yanı sıra Kiralık Konak, Ankara, Sodom ve Gomore gibi birçok önemli eseri de mevcuttur. Yaban romanı Kurtuluş Savaşı dönemini ele alıyor. Eskişehir ve Ankara arasında bulunan bir köyde bir Türk subayının yaşadıkları ve düşündükleri anlatılmakta. Fakat asıl anlatılmak istenen Türk aydını ve Türk köylüsü arasındaki uçurum. Roman içerisinde çok sık olarak bu konuya değiniliyor ve suçlusu olarak da yine Türk aydını gösteriliyor. Bir alıntı yaparak devam etmek istiyorum. “Anadolu halkının bir ruhu vardı; nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı; işletemedin. Onu hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki ne biçeceksin?..” Buna rağmen bundan önce okuduğum roman incelemelerinde Türk köylüsünün aşağılandığı ve hor görüldüğü fikrine rastladım. Bana göre bu böyle değil. Her iki tarafında suçlu olduğu bir durumdan bahsedilmiş. Köylü ne kadar cahilse ne kadar bilinçsizse bunun en büyük sebebinin yine Türk aydının ta kendisi olduğu birçok yerde vurgulanmış. Romanımız 1.Dünya savaşında farklı cephelerde savaşmış ve Çanakkale’de sağ kolunu kaybederek gazi olan Ahmet Celal’in köye gelişiyle başlıyor. (Zaten güzel romanlar hep böyle başlar :) ) 1.Dünya savaşı bittikten sonra cephedeki eri Mehmet Ali’nin köyüne Mehmet Ali’nin yanına yerleşir. Amacı elindeki birikmiş parayla hayatının geri kalanında sessiz sakin bir yerde ömrünün sonuna kadar yaşamaktır. Köye ilk geldiğinde sağ kolunun yokluğu üzerinde durulmamasını garipser oysaki köyde hemen herkesin bir aksaklığı vardır ve bu çok normal olarak görülüyor. Saçını taraması, dişini fırçalaması gibi sebeplerden ötürü köylüler tarafından garipsenir. Fakat bu Ahmet Celal gibi döneminin aydın insanları için gayet normal rutinlerdir. Hatta bir süre sonra buna benzer sebeplerden ve köylülerden farklı davrandığı için kendi köyünde ve civar köylerde yaban olarak anılmaya başlıyor. Aslında köylünün gözünde ne kadar yabansa Ahmet Celal, köylüler de o kadar yabandır onun gözünde. Gayet severek okuduğum bir kitap. Tavsiye ederim. İyi okumalar :)
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,5bin okunma
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.