Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

En büyük hata ve zaaflarımızdan birisi şu: İnsanlar tarafından sevilip onların gözüne girmeyi hayatımızın gayesi haline getirip Allah'ın rızasını ikinci plana atmak. Hatta Allah nezdinde öfkeye sebep olacak işler yapma pahasına insanların hoşnutluğunu kazanmaya çalışmak. Şu bir gerçek ki insanları razı etmek mümkün değildir. Her birinin ayrı bir beklentisi, isteği, beğenisi vardır. Birini memnun etsen diğeri kızar. Birine yaklaşsan öbüründen uzaklaşırsın. Birini dost edinsen öbürü sana düşman olur. Bir kimse kimleri memnun etmek, kimler nezdinde değer ve itibar kazanmak istiyorsa artık hayatında o kimselerin ölçü ve kriterleri hâkim olur. Zavallı insan bilmez ki Allah’ı razı ederse, O’na kendini sevdirirse O, sevdiği kullarını korur, himaye eder, sahiplenir ve başkalarına da sevdirir. Allah, sevdiği kulu için kâinatı seferber eder. Onu meleklerine, sâlih kimselere, kurtlara, kuşlara sevdirir. Rabbimiz şöyle buyurur: “İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 96) Bu âyet âdeta şöyle diyor: "Ey insan! Sen samimi olarak iman et, sonra imanını lafta bırakmayıp hayatına geçirmek için gayret göster Allah seni insanlara sevdirecektir. Elbette imanın sebebiyle sana düşmanlık edenler de çıkacaktır ancak onlar dostluğunun fayda, düşmanlığının zarar vermeyeceği kimselerdir. Hem Allah bir insanı sevmedikten sonra bütün insanlar onu sevse ne faydası var? Allah bir insana değer vermedikten sonra bütün insanlar onu değerli görüp el üstünde tutsa ne kıymeti var? Allah bir insanı sevdikten sonra bütün insanlar ondan nefret etse, sırt çevirse, düşmanlık etse ne gam! Allah bir insana izzet bahşettikten sonra bütün insanlar onu alçaltmaya çalışsa ne mümkün! Allah seni sevmedikten sonra seni sevecek olanlar sana bir yarar sağlayabilirler mi? Allah’tan gelecek bir zararı senden savabilirler mi?" Allah Resûlü (s.a.v.) putlara kendini beğendirmek için onlara yalvaranlara şöyle demekle emrolunmuştu: “Söyleyin bakalım: Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi? [Elbette hayır! Öyleyse] De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O'na güvenip dayanırlar.” (Zümer, 38) Öyleyse “Allah bes, baki heves!” Yani Allah yeter. Allah dışındakiler gelip geçici heveslerdir. Rabbimiz yalnızca kendisinin rızasına odaklanan, bunu hayat ölçüsü haline getiren kullarından eylesin. (Soner Duman/19.Ramazan.1441/13.Mayıs.2020/Çarşamba)
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.