Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

690 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Beowulf gibi bu da edebiyat dersim için parça parça okuduğum, incelediğim ve açık konuşmak gerekirse, başımı ağrıtan bir kitaptı. Bütün olarak ilk okuyuşumdu, keyif alarak okudum ve incelememi paylaşma vakti geldi. Chaucer İngiliz edebiyatında Rönesans'ın öncülerindendir. Önceki çağın edebiyatındaki karamsarlık Chaucer'da yoktur, olamaz da çünkü Chaucer onların yolundan gitmeyi değil de gittikleri yolu eleştirmeyi seçmiştir. Bunu yaparken de edebiyatta birçok yeniliğin kapısını açmıştır; mesela ilk kez alegorik tiplemeler yerine gerçek karakterler kullanıp kurgusunu o karakterler üzerinden kurmuştur. Bu yöntem, Chaucer'dan sonraki edebiyatı şekillendirmede anahtar noktalardan olmuştur. Canterbury hikayelerinin bilindik özelliklerini sıralayalım önce: -İngilizcenin bilinen ilk yazılı (elyazmasıdır) eserlerindendir. 1392 yılında yazıldığı söylenir ama Chaucer bu eseri bitiremeden 1400 yılında ölmüştür. Eserin tamamlanmamış hali 17 bin dizedir. -Edebiyattaki en büyük hiciv örneklerinden biridir. Gulliver'in Gezileri ve Bukleye Tecavüz gibi Canterbury Hikayeleri de dönemin toplumunu, yaşayışını ve ahlak anlayışını mizah yoluyla eleştirir. Orta Çağ'da, herkesin -ya da yalnızca erkeklerin- sadece din konuştuğu bir dönemde bunu yapabilmek de bir cesaret örneğidir. -Bu hikayeyle Chaucer, siyaseti ve politikayı, ahlaki ve kültürel değerleri, dini ve dindarlığı birçok yönden eleştirmiştir. 24 hikayeden oluşan Canterbury Hikayeleri, kendine özgü anlatılara sahip 24 farklı karakteri barındırır ve karakterlerimiz hacıdırlar. Aslında Chaucer'ın kendisiyle birlikte toplam 31 hacı vardır ama dediğim gibi Chaucer eseri bitiremeden öldüğü için bazı hacıların hikayeleri eksiktir. Hacılarımız Canterbury'ye gidiyolardır ve yolculuklarında sıkılmamak için her biri birer hikaye anlatıyordur. Bu hikayeler dini ögeler barındırdığı gibi, kimilerince İncil'deki 7 günahın da betimlenmiş halidir. Kitap bu hikayelerden ibaret aslında, ama her bir karakter yukarıda bahsettiğim olgulardan birini ele alır. Chaucer her hikayede farklı konuları eleştirir, ahlaktan girip politikadan çıkar ve iğnenin ucunun değmediği kimse bırakmaz. Şimdi birkaç örneğe bakalım. Bath'lı Kadın'ın hikayesinde Chaucer, toplumdaki kadın ve erkek arasındaki güç dengesizliğini eleştirmiştir. Kadının, ancak bir KOCASI olduğu, yemek yapabileceği ya da çocuklara bakabileceği sürece toplum tarafından kabul edilebilir olduğu normu, bu hikayede şiddetle kınanmıştır. Kadınların Orta Çağ'daki rolünün, Chaucer'in bu hikayeyi yazmasındaki neden olduğu düşünülmektedir, bazı edebiyatçılar tarafından Chaucer "feminist" olarak bile nitelendirilir. "Kadın, kocasından da erkek arkadaşlarından da üstün olmayı ve bütün meselelerde son sözün sahibi olmayı istiyor." (1045. satır, birebir çeviriden ziyade bir yorumlama.) Kadın, önceki kocalarıyla yaşadığı deneyimlere bakıldığında, mutlu olmak ve mutlu etmektense, cinsel zevkle daha fazla ilgilenmiştir. Daha sonrasındaysa, aralarında yaşanan talihsiz bir olay sonrası (spoiler olur, söylemeyelim), şu anki kocasına sempati duyduğu için mutluluğun, seksten veya paradan daha önemli olduğunu fark etmiştir. Bu anlatıda kadınların baskın ve kontrol sahibi olduğu ve Chaucer'in, erkeklerin gerçek dünyadaki hakimiyetini eleştirmeyi amaçladığı görülmektedir. Tüccar hikayesinde, evli genç bir çift ve bir de sorun var. Şövalyemiz, evlilik kararını vermeden önce bu kararı tam olarak düşünmemiş ve pişmanlığını dile getiriyor, ortada bir de aldatma var tabii. Bu hikayeyle Chaucer, ince eleyip sık dokumak yerine olası sonuçları düşünmeden, yangından mal kaçırırmışçasına hızlı karar veren ve kararıyla memnun olmayan insanları kınamaktadır denilebilir. Ancak bu yüzeysel bir açıklamadır, bu hikayenin iğnesi de dine dayanıyor. Birazdan açıklayacağım. Chaucer, hayatta bazen verilen bu “yarı pişmiş” kararları göstermek için evliliği kullanıyor. Hikayedeki ana karakter, Ocak, evlilik kararının sonuçlarını düşünmeyen zavallı bir şövalye, Mayıs adındaki genç kızla evleniyor ama şövalyenin sağ kolu Damian da bu genç kıza aşıktır. Göz göre göre (ya da görmeye görmeye) yapılan bu hatanın sonucu da komiktir, şövalye aldatılmadığına inandırılır bir şekilde. Yukarıda bahsettiğim din eleştirisi de şöyle yorumlanabilir: Belki de Mayıs'ın Damian'la olan ilişkisini Havva'nın yılanla olan "büyük günahın" ironik bir versiyonu olarak görmek hiç yanlış olmaz. Her ikisi de gerçekten güzel bir bahçede gerçekleşiyor: Mayıs, eşi Ocak'a ağaçtaki armutlardan birini yemek istediğini söyler. Centilmen şövalye Ocak eğilir ve Mayıs onun üstüne çıkıp ağaçtaki armutlara uzanır, bundan sonrası bir aldatma hikayesidir çünkü ağacın tepesinde Damian oturuyordur. Hikayenin dini yorumu da böyle yapılır, Havva'nın elmasını Mayıs'ın armudu olarak görüyoruz burada. Chaucer bulduğu her fırsatta toplumun kadına bakış açısını eleştirmiştir diyebiliriz. Ayrıca evlilik kurumunun o zamanki durumu göz önünde bulundurulduğunda, kadınların yetişkinliğe erişmeden hızlıca evlendirilmesi düşünüldüğünde, Şövalyenin aslında bu hızlı evliliklerden birine kurban gittiği de çıkarılabilir. Ve bir de Şövalye Ocak'ın eşinin adının Mayıs oluşu da erkeğin kadına üstünlüğünü ifade eden ince bir detay olarak yorumlanır. Toprak Ağasının Hikayesi'nde Chaucer, yukarıdakinden biraz farklı olan bir evliliği anlatıyor. Bu evlilikte ihanet ve ihanetin yanında dürüstlüğün verdiği huzur var. Chaucer, Dorigen'in, eşi Arvigarus'a, Aurelius ile kendi aralarında geçeni anlattırarak, açık sözlülüğün ve dürüstlüğün ilişkideki en önemli iki şey olduğunu gösteriyor. Zavallı Dorigen, Aurelius'a, bütün kayaların kıyıdan kaybolduğu gün onun sevgilisi olabileceğinin sözünü vermişti, çünkü bu şartının imkansız olduğuna inanıyordu. 2 yıl geçer ve bir sabah Dorigen uyanır ve kıyıdaki tüm kayaların yok olduğunu görür. Bu bir mucizedir (aslında değildir, büyüsü kaçmasın diye anlatmıyorum), ama olan olmuştur. Çaresizlik içinde kocasına, Aurelius'a verdiği sözden bahseder. Dürüstlüğü her şeyden daha çok önemseyen bir kişi olarak Arvigarus, karısının bu cesur davranışına minnettar kalır ve ona, sözünü yerine getirip Aurelius'la evlenmesi gerektiğini söyler. Dorigen denileni yapar ama Aurelius'tan ilginç bir cevap alır. Aurelius, Arvigarus'un bu davranışını tebrik edip evliliklerine saygı duyacaklarını söyleyip Dorigen'i geri yollar. Arvigarus şövalyedir, Aurelius ise yaver. Aurelius'un son hareketi yaverlerin de "asil" olabileceğinin bir kanıtıdır, buradaki sınıf farkı eleştirisi çok açıktır. Ve gerçekten de hikaye "Sizce hangisi daha cömert/soyluydu?" diye biter. (“Who was the most generous/noble, do you think?) Chaucer, Tüccar hikayesinde olduğu gibi, bu hikayede de düşünmeden verilen hızlı sözleri eleştirmeye çalışır. Bu hikayede “maistrie”(egemenlik) sorunu yoktur. Sevgi, sorumluluk veya dürüstlük bakımından herhangi bir dengesizlik yoktur, kadın ya da erkek eleştirilmiyordur. Bu hikayede sorun dille, kelimelerin öne sürülme biçimiyle, sözlerin çok kolay verilmesiyle ilgilidir. Genel eleştiri ve tek cümlelik özet olarak bu hikaye, tutmaya niyetli değilseniz asla bir söz vermeyin demektedir, verilen bu sözün yaveri küçümsemek adına verildiğini de unutmamak gerek. Chaucer bu hikayeyi Boccaccio’nun Decameron hikayesinden uyarlamıştır. Chaucer hikayelerinde sık sık mitolojiye başvurmuştur, Şövalye'nin hikayesi aslında hepimizin bildiği Theseus'un hikayesidir, ve hikayedeki bilgiler o kadar kapsamlıdır ki Chaucer'ın mitolojiyi gerçekten iyi bildiğini ve sevdiğini düşünmeden edemedim. Mitoloji aşığı biri olarak bu kitapta da mitoloji izlerine rastlamak fazlasıyla eğlendirdi beni. Son olarak söylemek istediğim şey şu: Chaucer, çalışmalarında o kadar profesyoneldir ki, yarattığı karakterler gerçek hayatla kolayca bütünleştirilebilirdir ve okuyucu eleştirilen sorunu, doğrudan duymasa ve okumasa da gizlice algılar. Bunun verdiği zevk de paha biçilemezdi. Umarım incelememi beğenmişsinizdir, yorumlarınızı bekliyorum, şimdiden hepinize keyifli okumalar dilerim. #72649787
Canterbury Hikayeleri
Canterbury HikayeleriGeoffrey Chaucer · Yapı Kredi Yayınları · 2018441 okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.448 görüntüleme
Yağmur. okurunun profil resmi
Benimse edebiyat derslerimi kabusa çeviren iki kitaptan biridir kendisi, diğeri de Hamlet. Üzerlerinde o kadar çok duruldu ki çok zevk alabileceğim kitaplarken antipati uyandırmaya başladı. Buna rağmen incelemede hiç sıkılmadım oldukça kapsayıcı ve doyurucu olmuş, kalemine kuvvet.
ghost okurunun profil resmi
Kötü bir hocaya denk geldiğimiz için Shakespeare'i doğru düzgün inceleyememiştik, bunları bile okuyabildiğimize şükrediyorum bazen. Gerçekten noktasına virgülüne kadar incelenince insanın midesi bulanıyor artık, biliyorum o hissi. Teşekkür ederim yorumun için :)
1 sonraki yanıtı göster
Odessa okurunun profil resmi
Eline, emeğine sağlık, detaylı güzel bir inceleme olmuş. Benim aklıma Chaucer'in hac yolculuğu denince Richard Dawkins geliyor hemen. Muhteşem eseri "Ataların Hikayesi"nin şablonunu buradan alarak bizi ilk ataya götürür. Bu nedenle sempatim bir hayli fazla. Keyifli okumalar dilerim 🙃
ghost okurunun profil resmi
Teşekkür ederim okuduğun için, yazarken fark etmemiştim, biraz uzun olmuş galiba. Bahsettiğin eser okuma listemde ekli, umarım bir gün okuma fırsatı bulurum. :) Sana da keyifli okumalar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.