Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sonsuz uykuyu isteyen
Başımdaki korkunç ağrı beni kendimden geçirmiş olmalıydı, kafedeki garson kızın seslenmesiyle irkildim . Garson Kız-Bayım, bayım, masayı temizlememe izin verin lütfen! Yazar- Masayı temizlemek mi, neden ? G.K. Kahvenizin bir bölümü dökülmüş . Y. Neden bırakmıyorsun onu , orada kalsın G.K- Patron böyle ister, bu konuda disiplinli olmamızı ister. Y-Korkunç bir yaşam olmalı, birileri tepenize dikiliyor, ve size emirler veriyor, sizde onların her dediğini yapıyorsunuz, sırf para için, öyle değil mi? G.K. Çalışmak zorundayız ! Y. Çalışmak mı ? Neden ? G.K. Yaşamak için! Y- Hangi yaşam, günün birinde bitecek olan bir yaşamamı adıyorsunuz kendinizi, neden sefilce ölüp gitme fikri size korkunç geliyor. G.K-Sizi anlamıyorum bayım ! Y-Neden anlayamıyorsunuz ? O kadar açık konuşuyorum ki ! G.K.-Üzgünüm Y.-Hayır üzgün olma sadece beni dinle güzel kız, şayet sonuna kadar dinleyebilirsen sana çok iyi bir bahşiş bırakacağım. G.K.-Ben bilemiyorum. Patron- İyi bahşişten söz etti beyefendi, bencede onu dinlemelisin yerine, bir başkası bakar. G.K-Peki efendim. Y.-Patron onay verdi öylemi, ağzına baktığınız şu et parçası, günün birinde iskelet olacak kadın, toprağa karışacak, ve belkide kül olacak. G.K-Sizi dinliyorum bayım, fazla zamanım yok . Y.-Peki. Biliyormusun, çok fazla yorgun hissediyorum kendimi, çok fazla bitik. Bu şey sanırım belirli kişilerde meydana çıkıyor. Sanırım sorunum ciddi. Keşke bir an evvel ölebilsem. Ama hayır intihar edecekte değilim. Çünkü gerçekten gün aydınlanınca güneş ışığının yansımalarını seyretmeyi seviyorum. Uçan kuşlarıda öyle, akıp giden bulutlarıda. Yollar var bir de, gezmediğim yer neredeyse kalmadı yer yüzünde. Sonu bulamadım ama. Fanus gibi dünya, çıkışı yalnızca ölüm olan. Kendimi denek olan bir fareye benzetiyorum. Hatta bu fare bir labirente hapsedilmiş olsun. Bende o labirentte kalan fare gibiyim. Bu korkunç döngü, sevdiğim sabahlar, ama beni perişan eden yaşamla savaşmak çok yoruyor. Neden hemen bitmiyor, neden kurtulamıyoruz bu labirentten. İnsanlık başına gelecek korkunç şeyleri düşünmüyor bile. Ölüp gittiklerinde herşeyi bitecek sanıyorlar, ama hayır, inan bana hayır. Bitmeyecek, aksine katbekat çoğalacak dertler. Sadece dert olarakta kalmayacak üstelik. Dağlar yürütülecek, yıldızlar dökülecek, ve insan ne oluyor diyecek, hesap günü yaklaşacak. Korkunç acılara maruz kalacağız, ölüm bahar gibi olacak, ama sana ölüm hakkı bir daha verilemeyecek. Yaşamak için çalışmaya ihtiyacım yok, başkalarının fikirlerini okumalarada, bir köşede sefilce ölebilirim, neden rahat bırakmazlar. Sonsuz bir uyku, ne harika, ne büyük bir hediye olurdu. Ama hayır, Tanrı bunu vermez insana, çünkü biz korkunç varlıklar bunu bile haketmiyordur. Sana bırakacak bir bahşişimde yok, içtiğim kahveyi ödeyecek paramda yok. Beni bu yüzden öldüreceğinizi sanmıyorum. Bu konuda üzgünüm. Sadece konuşmak istedim. Kendi çöplüğümde yaşıyorum. Kurtlardan ve kuzulardan uzakta. Gözümün altında korkunç morluklar var, Tanrıdan sonsuz uykuyu isteyen. Üzgünüm güzel bayan, bu konuda seni aldattığım için... Yazan; Edibe Toğaç ⛓️
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.