Ahmet Ümit'i biliyorsunuz.Onu anlatmama gerek yok. Bu okuduğum 3. kitabı. Bab-ı Esrar ile İstanbul Hatırası'nı okumuştum. İki kitabı da çok beğenmiştim. Bu kitabı da beğendim. İçinde 3 hikaye olan bu kitaptaki hikayeler öyle karmaşık, çetrefilli cinayet olaylarından bahsetmiyor. Belki de polisiye tarzı roman okuyanlar için vasat bir kitap bile olabilir. İstanbul Hatırası'ndaki gibi bir kurgu, olay örgüsü, enfes tarihi bilgi ve betimlemeler yok. Ama ben kitabı müthiş, dahiyane bir kurgu taşıyor, insanı oldukça ters köşe ediyor diye sevmedim. Aksine kitabın içinde geçen insanların hayat hikayelerinin anlatılmasını, bu hikayelerin basitliğini, Nevzat Komiserin ruhunu, karakterini ve etrafı ile olan ilişkilerini sevdim. Sanki bir Behzat Ç'den 3 bölüm seyredermiş gibi hissettim kendimi. Öyle ters köşe yapmalara, edebi işçiliğe her zaman gerek yok. Bir şey katmasına da gerek yok. Kitap açıkçası okurken beni heyecanlandırdı, içindeki hayat hikayelerine, insanın doğasının bazen basitliğini bazen karmaşıklığını gösteren üslubuna bayıldım. Sonuç olarak sıkılmadan hemen bitirdim ve bu kitap Ahmet Ümit'in bütün kitaplarını okumak için içimde bir heves uyandırdı.
Bazen kitabın sanatsallığını bir kenara bırakıp güzel bir film seyrediyormuş gibi size hoşça vakit geçirmesi yeterlidir. Bu kitap da onlardan biri. Ahmet Ümit'in okuduğum diğer iki kitabına göre sönük kalsa da bu kitabı da Ahmet Ümit'in hatrına ve güzelce vakit geçirmek adına okuyabilirsiniz.