Gönderi

1062 syf.
·
Not rated
Anna Karenina’nın Bir Varoluş Serüveni Olarak Yorumlanması
“Uzun süre tasarlanmış bir intihar, diye düşündüm, umutsuzluğun birden ortaya çıkarttığı bir eylem değil.” / Thomas Bernhard Çılgın Bir Doğacı, Reformist ve Ahlak Kuramcısı Kont Tolstoy Kont Lev Tolstoy dünya yazarlık tarihinin şüphesiz en kültürlü ve kabına sığmaz kişiliklerinden birisidir. Dönümlerce toprağı ve yüzlerce kölesi olan bir babanın oğlu olarak dünya gelmiş henüz küçük yaştayken hem annesini hem de babasını kaybetmiştir. Üniversite öğrenimine doğa bilimleri okuyarak başlamış bu bölümden kısa sürede sıkılmış, hukuk bölümüne devam etmiş bu bölümü de yarıda bırakmıştır. Rus ordusuyla beraber savaşa katılmış, Rusya’nın meşhur balolarında bir asilzade ve centilmen olarak boy göstermiş ancak henüz genç yaştayken her şeyi arkasında bırakarak bir köye yerleşmiştir. Yerleşik kurumlara ve kilise doktrinlerine olan karşıtlığı ile bilinmektedir (Kiliseye olan eleştirileri sebebiyle Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmiştir). Kendisine yeni bir ahlak düzeni oluşturmuş, aynı zamanda da kamu yararına ilişkin olarak yenileşme ve reform çalışmaları yürütmüştür. Ahlak düzenine ilişkin görüşlerini içeren ciltlerce kitap yazmış ancak yine kendi kitaplarında kendisiyle çeliştiği için daha yaşarken ciddi eleştiriler almıştır. Yenilik çalışmalarına ilişkin olaraksa; gelişimin kaynağını köylülerin eğitiminde gördüğü için, köylülerin eğitimini okullarda kendisi vermiş , bu eğitimi geliştirebilmek için Avrupa gezilerine/gözlemlerine çıkmış ve topraklarının bir kısmını köylülere dağıtmıştır. Nihayet hayatının sonuna kadar bu çarpıcı ve kabına sığmaz hayatı yaşamış, 82 yaşındayken bir daha geri dönmemek, hayalindeki ideal doğaya dönüşü gerçekleştirmek üzere yerleştiği köyden ve ailesinden kaçmış, uzun bir tren yolculuğuna çıkmıştır. Ancak bu yolculuğa sağlığı dayanmamış ve tren yolu üzerindeki bir köyde vefat etmiştir. Anlam Arayışının Yansımaları ve Eserin İrdelenmesi Hayat hikayesinde de görüldüğü üzere Tolstoy hayatı boyunca var olan doğruları kabul etmemiş, sürekli bir gerçek ve anlam arayışı içerisinde olmuştur. Bu arayış eserlerinde de açık olarak görülür. Savaş ve Barış’daki Piyer ile Anna Karenina’daki Levin bunun birer örneğidir. Yine Anna Karenina’nın Anna’sında da bir anlam arayışı, yerleşik olana açık olarak başkaldırı, kabuğuna kırma, varolanı aşma, değerlerin sorgulanması kitap boyunca  işlenmektedir. Anna kitabın girişinde gördüğümüz üzere, sosyete hayatından bir kadındır ancak balolar ve çevresinde yer alan aristokratlar ona sıkıcı ve yapmacık gelmektedir. Evliliği tekdüzedir bir anlam taşımamaktadır. Anna sıkışmışlık içinde tekdüze, anlamsız bir hayat sürmektedir. Kendi tekdüzeliği ve monotonluğu içinde bu hayatın anlamsızlığının çok da farkında değildir. Bu hayatın anlamsızlığını aşabileceğini, bunun dışında bir hayat olduğunu düşünmemektedir. Anna da varlık farkındalığı ve bir anlam arayışı bulunmamaktadır. Vronski ile tanıştıktan sonra Anna bu zamana kadar yaşadığı hayatın anlamsızlığını fark eder. Vronski Anna için bir kıvılcım, anlama giden yol, kendi varlığını bir aşma, kabuğunu kırma girişimidir. Önemli olan burada Vronski değil, Anna’nın kendi varlığının ve hayatının anlamsızlığının farkına varmasıdır. Vronski yerine bir başkası olsa yada Anna hayatın anlamını aşk yerine başka bir unsur olarak görse de durum çok değişmeyecektir. Anna hayatının anlamsız olduğunu görmüştür ve kişilik olarak bu aşma girişiminin kaçınılmaz olduğu bir yapıdadır. Nitekim sosyete hayatındaki çoğu kişinin da Anna’ya benzer bir aile yapısı ve aşıkları bulunmaktadır. Ama hiçbirisi Anna gibi bir girişimde bulunmamıştır. Bu husus Anna’nın zeki, kültürlü, dürüst, iradeli  bir karakter yapısında bulunmasından kaynaklanmaktadır. Anna anlam yolunda tüm koşulları aşmış ve kabuğunu kırarak yeni bir duruma geçiş yapmış, hayatın anlamı olarak gördüğü aşka sıkı sıkıya sarılmıştır. Bulunduğu yeni duruma adaptasyon, yeni bir ortamın varlığı, çevresinde bulunan kişiler onun yeni durumunu sorgulamasına imkan vermemiştir. Ancak yalnızlaştıkça yanıldığını fark etmiş ve derin bir huzursuzluğa gömülmüş, aşkın düşündüğü gibi hayatın anlamı olmadığını anlamıştır. Nitekim bir anlam çökmesi yaşamış ve kaçınılmaz sona doğru ilerlemiştir. Anna için hayal kırıklığı Vronski’nin ona karşı davranışları yada karşılaştığı diğer problemler değildir. Onun asıl hayal kırıklığı hayatın anlamı olarak gördüğü aşka ilişkin görüşlerinde yanılmış olmasındadır. Nitekim Vronski’nin davranışlarında bir olağanüstülük olmamasına rağmen Anna’nın sürekli artan bir huzursuzluğu vardır. Diğer sorunlarıysa aşılamayacak konular değil Anna’nın huzursuzluğunu artıran, buhranını değiştiren ancak gerçekleşen hayal kırıklığının özüne dokunmayan konulardır. Kanaatimce, Anna Karenina’nın Levin ve Anna’sı karakter olarak ne kadar farklı olurlarsa olsunlar özünde Tolstoy’un kendi anlam arayışının yansımalarıdır. İkisinin de hayata yüklediği anlamlar ve arayışları farklı yönelimlerde olup Levin intihar seçeneğini tercih etmeyip huzura kavuşmuş Anna ise hüsrana uğramıştır. Eserin Dili ve Çeviri Kitabı ben Hasan Ali Ediz çevirisinden okudum. Elbette edebiyatımızın en büyük çevirmeni olarak çevirisinden şüphe edilmezdi. Tolstoy’un doğa anlatımları muhteşem. Eseri ise döneminin kültürünün bir yansıması, aynası. Sanırım Tolstoy’un Savaş ve Barış ile Anna Karenina eserlerini okuyan bir okur, 1800-1870 dönemi Rusya’sının sosyal-kültür ortamına ilişkin olarak epey bilgi sahibi olur. Ot biçme sahnesi efsaneydi onu demeden geçemeyeceğim, bildiğin burnuma taze ot kokusu geldi. Kitabın dili çok iyi. Tolstoy tüm tahlillerinde insan ruhunun derinliklerine inmiş. Bazı cümleleri tekrar tekrar keyifle okudum. Şu ana kadar AHT’nin Huzur’u ile beraber en keyif aldığım kitaptı diyebilirim. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939.6k okunma
··
286 views
Murat Sezgin okurunun profil resmi
Tolstoy’a Anne Karenina’da ne anlatıyorsun diye sormuşlar. Tolstoy da Anna Karenina’da ne anlattığımı açıklamak için size kitabı baştan sona okumam gerek, cevabını vermiş. Demek ki okumadan da oluyormuş. Eline sağlık. 😀
İbrahim okurunun profil resmi
Teveccühünüz efendim, beğenmene sevindim. Nice kitaplar da ve incelemerde tekrar görüşmek dileğiyle :) sevgiler, selamlar...
Ayşe* okurunun profil resmi
İbo sahalara geri dönmüş :} Bu kitap bir çok Türk edebiyatçısının başucu kitabı, sende çok güzel bi inceleme yazmışsın ağzına sağlık.
1 previous answer
İbrahim okurunun profil resmi
Eh işte bu gariban da kendi halinde bir şeyler karalamaya çalışıyor :) çok teşekkür ederim değerli yorumun için. Sevgiler, selamlar.
Ulaş okurunun profil resmi
Özetle çok iyi bir inceleme olmuş kardeşim. Düşüncelerine şapka çıkarıyorum. Anna'nın kabuğunu kırma noktasında sana katılıyorum. Vronsky, kitapta Anna için sadece yardımcı bir hedeften başka bir şey değil. Anna'nın kabuğunu kırması ve içindeki merakı delip geçmesi için bir erkek ve aşktan daha başka şeyler de olabilirdi. Tolstoy 'un dönemin Rusya'sını diğer Rus yazarlar gibi ve hatta daha iyi şekilde anlattığı ortada. Elimdeki HAY Klasiği oldukça iyiydi. Beni daha fazla HAY Klasikleri'ne yönlendiriyor. Zamanımızın da böyle bir Edebiyat Enstitüsü'ne ihtiyacı var. Ticari amacı ön planda olmayan ve sadece edebiyat üzerine hizmette bulunacak. Tanpınar demişken SAE'yi okudum geçen gün ve Huzur'dan biraz daha iyi olmuş gibi ^^ İncelemen için tekrardan teşekkürler. İyi okumalar.
İbrahim okurunun profil resmi
TANPINAR'ın iki eserininde yeri ayrı. Çok teşekkür ederim değerli yorumun için. Keyifli okumalar dilerim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.