Ancak III. yüzyıldan sonra Kilise'nin endişeleneceği çok daha
ciddi bir sapkınlık çıktı ortaya. Hindistan' a seyahat eden bir Pers
. olan Mani, 1 Shapur tarafından desteklendi, Shapur 'dan sonra tah-
ta geçen 1 _Bahram'la arası bozuldu ve 277 yılında hapishanede öl-
dü. (Augustinus, bu iyi Papaz, din değiştirene kadar onun en ünlü
takipçisiydi.) Maniciliğin kökleri Bilinircilik'teydi ve Zerdüşt, Me-
sih ve Buda'yla bağlan vardı. Bizim konumuzla ilgili olarak, Ma-
niciliğin Bilinirciliğin içinde yer alan Pers dualizmini güçlendirdi-
ğini söyleyebiliriz: Aydınlık ve karanlık ilkeleri eşit ölçüde güçlü,
eşit ölçüde sonsuzdu. Bilinircilik ve Manicilik'le çakışan, iç sap-
kınlıklara karşı verilen beş yüzyıllık mücadele, Kilise düşünüşü
üzerinde izini bırakmıştı. Dualizmin hiçbir biçimine tahammül edi-
lemezdi: Bu, Teslis 'ten Kilise'nin işlevine kadar, kritik durumda
olan bütün Kilise öğretisini tehlikeye attı. Bu nedenle Şeytan'ı Tan-
rı'nın düşmanı olarak tanımlamak hileli bir önermeydi ve bu, Şey-
tan paradoksuna yol açtı