Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

19/05/19
Üç gece vardı karaya çıkmasına. Kız Kulesi açıklarında binmişti malum vapura. Yıkılmak üzere olan bir devletin askeriydi. “Paşa, paşa... Devleti kurtarabilirsin!” dediğini zannediyordu amirinin. Bir amir diyordu ona; fazlası değildi. Çünkü padişah, halife, hükümet, bunların hepsi anlamını yitirmiş birtakım anlamsız sözlerdi. Bir devlet mi kalmıştı ki ortada? Savaş kaos getirmişti. Ülkenin her yanı çatışıyordu. Ölenlere bazen Türk, bazen Rum, bazen Ermeni deniyordu. Ölü bir bedenin milliyeti olmazdı. Kalanlar da kendi dilinde ağıt yakmakla sorumluydu. Tek bir seçenek vardı gelecek adına; mümkün olabilecek tek bir karar... Öyleyse sağlam ve gerçek karar ne olabilirdi? Realistti, akılcıydı. Onura, gurura zarar vermeyecek sağlam bir sulh lazımdı. Evvelden beri tanıdığı pek yaramaz paşalar dokunulmazlık istemeyi çözüm olarak görmüşlerdi. Kimin dokunulmazlığı için kimden ve ne gibi yardım istemek düşünülüyordu? Calthorpe’tan mı istenecekti? Hani daha önceki gün İzmir’e nota gönderen; işgal edileceksiniz, diyen. Çok İngiliz tanımıştı Pera’da, İstanbul’da. Batmayan imparatorluğun emperyal güneşinin yeteneklerini biliyordu; Bilmediği topraklara sürerken genç askerlerleri, vatanları için öldüklerini düşündürürlerdi. Veyahut da huzurla uyuyacağı mezarı bilecekti, son nefesini verdiği düşman gencin kucağını. İsimlerini bile kısaltarak verirlerdi, ANZAC. Doğduğu toprağın değeri sadece harften ibaretti; kimi için A, kimi için NZ idi. O hepsini tanıyordu, biliyordu. Fısıltılar çabuk yayılırdı Beyoğlu’nda. Cehennemin yeryüzünde olduğunu görmüştü Çanakkale’de. Şimdi ise Samsun’a gidiyordu. Belki de son bir kader kalmıştı yazılmakta olan. Rauf, takipçimiz var, demişti. Bu bir İngiliz gemisiydi. Sonra gözden kayboldu. Karadeniz çırpınmıştı, bakıp onun bayrağına. İnebolu, Sinop derken varmıştı Samsun’a, Tütün İskelesine. Müfettiş olmak onu yaralamıştı. Ordu perişan, vali çaresizdi. Haber gönderdi, ondan haber bekleyenlere; Yeni bir devlet lazımdı, egemenliğini ulustan alan. İstanbul onu elinden kaçırdığını anlamış, Anadolu ise onu geri vermemek üzere bağrına basmıştı. Gün, 19 Mayıs’tı. https://1000kitap.com/moizefendi
··
293 görüntüleme
inaktif okurunun profil resmi
Kullandığım alıntılar: Üç gece vardı karaya çıkmasına. [1] Kız Kulesi açıklarında binmişti malum vapura.[2] Yıkılmak üzere olan bir devletin askeriydi. “Paşa, paşa... Devleti kurtarabilirsin!”[3] dediğini zannediyordu amirinin. Bir amir diyordu ona; fazlası değildi. Çünkü padişah, halife, hükümet, bunların hepsi anlamını yitirmiş birtakım anlamsız sözlerdi.[4] Bir devlet mi kalmıştı ki ortada? Savaş kaos getirmişti. Ülkenin her yanı çatışıyordu. Ölenlere bazen Türk, bazen Rum, bazen Ermeni deniyordu. Ölü bir bedenin milliyeti olmazdı. Kalanlar da kendi dilinde ağıt yakmakla sorumluydu. Tek bir seçenek vardı gelecek adına; mümkün olabilecek tek bir karar...[5] Öyleyse sağlam ve gerçek karar ne olabilirdi? Realistti, akılcıydı. Onura, gurura zarar vermeyecek sağlam bir sulh lazımdı. Evvelden beri tanıdığı pek yaramaz paşalar dokunulmazlık istemeyi çözüm olarak görmüşlerdi. Kimin dokunulmazlığı için kimden ve ne gibi yardım istemek düşünülüyordu?[6] Calthorpe’tan mı istenecekti? Hani daha önceki gün İzmir’e nota gönderen; işgal edileceksiniz, diyen. [7] Çok İngiliz tanımıştı Pera’da, İstanbul’da. Batmayan imparatorluğun emperyal güneşinin yeteneklerini biliyordu; Bilmediği topraklara sürerken genç askerlerleri, vatanları için öldüklerini düşündürürlerdi. Veyahut da huzurla uyuyacağı mezarı bilecekti, son nefesini verdiği düşman gencin kucağını. İsimlerini bile kısaltarak verirlerdi, ANZAC.[8] Doğduğu toprağın değeri sadece harften ibaretti; kimisi için A, kimisini için NZ idi. O hepsini tanıyordu, biliyordu. Fısıltılar çabuk yayılırdı Beyoğlu’nda. Cehennemin yeryüzünde olduğunu görmüştü Çanakkale’de. Şimdi ise Samsun’a gidiyordu. Belki de son bir kader kalmıştı yazılmakta olan. Rauf, takipçimiz var, demişti. Bu bir İngiliz gemisiydi. Sonra gözden kayboldu. Karadeniz çırpınmıştı, bakıp onun bayrağına. [9] İnebolu, Sinop derken varmıştı Samsun’a, Tütün İskelesine. [10] Müfettiş olmak onu yaralamıştı. Ordu perişan, vali çaresizdi. [11] Haber gönderdi, ondan haber bekleyenlere; [12] Yeni bir devlet lazımdı, egemenliğini ulustan alan. [13] İstanbul onu elinden kaçırdığını anlamış, Anadolu ise onu geri vermemek üzere bağrına basmıştı. Gün, 19 Mayıs’tı. Alıntılar: [1] 15 Mayıs 1919 tarihindeki bu görüşmeden sonra kendisi için hazırlanan ve onu Samsun'a götürecek olan Bandırma Vapuru'nun kaptanı İsmail Hakkı Bey'i makamına çağırtarak yolculuk hakkında bilgi almış ve ertesi gün öğleüzeri hareket edeceklerini bildirmiştir. [2] Yolculuk günü vapur, Sirkeci Garı açıklarında İngilizler tarafından aramaya ve kontrole tabi tutulmuş ve Mustafa Kemal, Beşiktaş İskelesi'nden motor ile Kız Kulesi açıklarında vapura binmiştir. [3] Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Nedim Soydan'ın anılarına dayandırılan Nutuk Öncesi Atatürk Konuşuyor adlı kitapta Mustafa Kemal'in yolculuk öncesi VI. Mehmed ile görüştüğü ve padişahın kendisine şunları söylediği yazmaktadır: “ Paşa, paşa! Şimdiye dek devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir, tarihe geçmiştir!.. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağınız hizmet hepsinden daha önemli olabilir! Paşa, paşa... Devleti kurtarabilirsin!.. Bozdağ, İsmet (2009). Hüseyin Movit (Ed.). Nutuk Öncesi Atatürk Konuşuyor, s.132. [4] Mustafa Kemal kaleme aldığı Nutuk adlı eserinin 1. bölümünde yer alan Benim Kararım adlı kısmında görevi kabul edişinin ardındaki düşüncelerini şu şekilde kaleme almıştır: “ Osmanlı ülkeleri bütün bütüne parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son sorun, bunun da paylaşılmasını sağlamak için uğraşılmaktan başka bir şey değildi. Osmanlı Devleti, onun bağımsızlığı, padişah, halife, hükûmet, bunların hepsi anlamını yitirmiş birtakım anlamsız sözlerdi. Atatürk, Mustafa Kemal. "Benim Kararım". Nutuk. kultur.gov.tr. 22 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. [5] a.g.e. “Öyleyse sağlam ve gerçek karar ne olabilirdi? Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı.”. tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Ke... [6] a.g.e. “Neyin ve kimin dokunulmazlığı için kimden ve ne gibi yardım istemek düşünülüyordu?”. tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Ke... [7] tr.wikipedia.org/wiki/Somerset_A... [8] tr.wikipedia.org/wiki/Avustralya... [9] “Vapur hareket etmeden önce Rauf Bey Mustafa Kemal'e vapurun işgal kuvvetlerine mensup bir torpido tarafından takip edileceğini ve batırılacağını haber aldığını belirtmiş fakat o, yolculuğun plânlandığı gibi süreceğini söylemiştir. Vapur Mustafa Kemal ve 18 askerle beraber 16 Mayıs 1919 tarihinde öğleüzeri İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıkmıştır. Rauf Bey'in belirttiği İngiliz gemisi, Bandırma Vapuru'nu izlemeye başlamış ancak Karadeniz'e açıldıktan sonra fırtınalı havada izlerini kaybetmiştir.” "Bir kurtuluş hikayesi: Samsun'a çıkış". ntvmsnbc.com. 23 Mayıs 2006. 10 Aralık 2012 tarihinde kaynağından Arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. [9] Karadeniz Marşı: tr.wikisource.org/wiki/Karadeniz_... [10] "Kurtuluş yolu ve Tütün İskelesi projesi". samsun.bel.tr. 8 Şubat 2010. 15 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. [11] Samsun'a 19 Mayıs'ta Tütün İskelesi'nden çıkan[19] Mustafa Kemal görevinin gereklerini yerine getirmeye koyulmuş ve bazı incelemelerde bulunmuştur. Bu incelemeler sonucunda Rum çetelerinin Müslüman halka saldırdığı, yerel yöneticilerinse dış devletlerin de duruma karışmasıyla bu olaylara müdahale edemediği kanısına varmıştır. Atatürk, Mustafa Kemal. "Ordu İle İlişki". Nutuk. kultur.gov.tr. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011 [12] Erzurum ve Ankara'da bulunan kolordular ile iletişim kuran Mustafa Kemal müfettişlik görevleri arasında yer alan "bölgede yer aldığı iddia edilen Türk direniş topluluklarının dağıtılması"nı yerine getirmek bir kenara kendi eliyle ulusal direniş örgütleri kurulmasına önayak olmuştur.[3] Mustafa Kemal tümüyle İngiliz denetiminde bulunan şehirde ulusal hareketin yönetilemeyeceğine kanaat getirmiş ve 25 Mayıs günü Havza'ya hareket etmiştir.[20] Havza'da geçen günlerinde Ankara ve Konya'daki kolordu komutanları ile telgraflaşmış, ülkedeki genel durum hakkında bilgi almaya çalışmıştır. "Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı". ataturkdevrimleri.com. 12 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. [13] “Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak.” Atatürk, Mustafa Kemal. "Benim Kararım". Nutuk. kultur.gov.tr. 22 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Çok başarılı, tebrikler...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.