Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Farabi'nin İslam felsefesindeki yeri hayli tartışmalı. Farabi ve Ibni Rüşd’e göre felsefe ve din hakikat ve bilgiye ulaşmak için iki paralel yoldur: felsefe elit bir kesim için teorik olarak Allah’ı anlamaya çalışırken, din kitlelerin ruhu içindir. Rosenthal tekrar tekrar Farabi’nin önce Müslüman sonra felsefeci olduğunu vurgulasa da (çünkü saadeti iki dünya saadeti olarak ele alır ve önceliği metafizik ve teoridir) Butterworth’e göre Farabi önce felsefecidir çünkü dinin mecazi dilini akılla yargılar ve yorumlar, yani din felsefeye tabiidir. Farabi'nin Yunan felsefesindeki ana kaynakları olan Plato formlar teorisini, Aristo ise teleolojik ve hiyearşik bir evren düzeni ortaya koydu. Plotinus da bunların üzerine südur/taşma/fışkırma teorisini ekledi: entelektüel tefekkür, üretken ilkedir. İlk neden (mutlak olan) mutlak akıldır, mutlak ruhtan sonra bireysel insan ruhları gelir. Şimdi kitaba gelirsek: Varlık ikiye ayrılır: birincil/basit olanlar değişmez ve zorunludur, ikincil/bileşik olanlar değişir ve mümkündür. zorunlu olan vardır ve var olmak için başka bir nedene dayanmaz, kendi kendine var olur. İlk neden mükemmeldir ve Allah'tır. İlk nedeninin temel nitelikleri şunlardır: tamamen benzersizdir, ortağı yoktur, mükemmeldir, hiçbir şeyden ondan önce veya onsan üstün olamaz, ebedidir, madde ve biçimden münezzehtir, kendinden başka bir amacı yoktur ve bir akıldır. İlk varlık, ilk nedendir ve diğer bütün varlıkların varoluşunun sebebidir. her türlü eksiklikten muaftır, onun dışındaki her şeyde bir eksiklik vardır. Onun varlığı en mükemmel olandır ve bütün diğer varlıklardan önce gelir. İlk varlığın özü de diğer her şeyden farklıdır ve başka bir şeyin o öze sahip olması imkansızdır. O kendi düşünsel faaliyetinin nesnesidir, kendini düşünen düşüncedir. Yani ilk olanda akl, akil ve makul (düşünce, düşünen ve düşünülen) aynıdır. (Gazali'ye göreyse felasifenin tanrının doğası hakkındaki bilgisi, doğru veya yanlış, akılla kanıtlanamaz.) Bu tamamen mükemmel ve kendine yeterli ilk, fazla iyilikten taşar ve diğer varlıkları meydana getirir. ancak bu taşma, ilk'in amacı değildir. İlk, taşmasıyla kendinden daha az mükemmele varlık verir, o da daha az mükemmeli ortaya çıkarır ve bu böyle sürer. İlkten ikinci ortaya çıkar ve o da maddesel değildir, kendi özünü ve ilk'i düşünür. Özünü düşünmesi onun özüdür ve ikincinin ilk'i düşünmesinden üçüncü meydana gelir. Üçüncü de maddesel değildir, özü yine akıldır, kendi özünü ve ilk'i düşünür, buradan dördüncü yani Satürn ortaya çıkar. (bu böyle gidiyor, beşinci jüpiter, altıncı mars…. onuncu ay ve on birinci akıl maddesel olmayan son varlıktır.) Farabi makrodan mikroya geçiyor ve organları da ekliyor. Kalp yönetilmeyen organdır, onu beyin takip eder ve diğer organları yönetir. İnsan ruhunun güçlerini üçe ayırır: vejetatif, duygusal ve entelektüel. aklı derecelendirir: maddesel, pasif, kazanılan ve faal/aktif akıl. Sonra insanın doğal olarak kendini korumak için İhtiyaçlarına ulaşmak için topluma ihtiyaç duymasına geçer. Çeşitli şehirler oluşmuştur bazıları mükemmel iken bazıları kusurludur. Saadetin ulaşıldığı tek şehir/devlet ise insanların bunu amaçlayarak işbirliği yaptığı ideal devlettir. Bu devlette yöneticilerin mükemmel olması gerekir ve hiyerarşi vardır, her organ altını yönetir, ve üstünün kurallarına itaat eder. Öyle herhangi biri yönetici olamaz: kimsenin egemenliği altında olmamalıdır. Saadete ulaşacak her eylemi bilir. Aynı zamanda iyi bir hatip ve savaşmak gerekebileceği için fiziksel olarak güçlü olmalıdır. İdeal devletin ilk egemenidir. İkinci egemen/yönetici bir felsefecidir. İlk egemenin kanunlarını bilir, gerekirse analojiyle yeni bir kanun ortaya çıkarır ve yine hatipliği ve gücü iyi olmalıdır. İdeal devlette herkesin şunların bilmesi gerekir: ilk neden ve onun nitelikleri; maddesel olmayan varlıklar ve onların nitelikleri, sıralaması, işlevleri; gök cisimleri ve onların nitelikleri, sıralaması; her şeyin mükemmel bir düzen, adalet ve bilgelik çerçevesinde hareket ettiği; insan neslinin ve ruhun fakültelerini, aktif aklın nasıl ışık tuttuğunu ve böyle irade ve seçimin ortaya çıktığını; ilk yönetici ve vahyin getirildiğini; ondan sonraki yöneticilerin olması gerektiğini; mükemmel devletlerin nasıl diğerleriyle zıtlık içinde olduğunu. İdeal olmayan devletlere gelelim. Cahil şehir, saadetin ne olduğunu bilmez aklına bile gelmez. İyi yönetilseler bile anlamazlar. Yalnızca bedensel zevklerin, arzuların, şan şöhretin peşinden koşarlar. Fasık şehir saadeti bilir ve ideal devlettekilerin bildiğini bilir ama pratikte cahil devletler gibi davranırlar. Değişmiş şehir, bir zamanlar ideal devlet olup sonradan değişen devlettir. Dalalet şehri de ilk yöneticinin yalandan vahiy almış gibi davrandığı için baştan yanlış bir şehirdir.
İdeal Devlet
İdeal DevletFarabi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20173,141 okunma
··
1 artı 1'leme
·
154 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.