Gönderi

RİVAYET ederler ki halife Harun Reşid bir bayram günü halkını davet edip Bağdat'ın geniş bir meydanında mükellef bir ziyafet hazırlatmış, sofralar donatmış, toy başlatmıştı. Halk az sonra yiyecekleri nimetlere bakarken Harun Reşid'i övmeye, hakkında tezahürat yapmaya giriştiler. Harun bu tezahürat eşliğinde sarayından büyük bir görkemle çıkıp ilerledi. Bu sefer de halk onun üzerindeki kıyafetlerin güzelliğine, atının koşumlarına bakarak onu övmeye başladılar. Halife çok mutlu, elini sallayarak halkını selâmlıyordu. Bu sırada Behlül Dânâ atının dizginine yapışıp haykırdı: "Ey Halife! Zannetme ki bayram, ihtişamlı ziyafetler ve güzel giysiler zamanıdır. Bayram o bayramdır ki kalbin Rabb'inin idrakine varıp O'na hizmet ede. Bayram kutlamak için halka sofralar kurup midelerini doyurarak yahut güzel kıyafetlere bürünüp bayram alayına çıkarak sultanlık taslamak değil, halkın gönlüne girip kalplerin sultanı olmak gerektir. Sana tavsiyem halkının midesinden çok kalbini düşünmendir. Unutma ki mülklerin sultanı unutulur gider ama kalplerin sultanı hep anılır."
··
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.