Gönderi

1954 yılında yaza doğru Necip Fazıl, Büyük Doğu'yu tekrar çıkarır. İlk sayısının kapağında, ağlayan başörtülü birkızın resmi üzerinde "Milletçe Ağlıyoruz" ifadesi vardır. Bu sayı çok satar. Necip Fazıl, o ara Ankara'ya gelir. Karakoç'un da haziran imtihanları yaklaşır. O imtihanları verince mezun olacaktır. Ancak Necip Fazıl, en kısa zamanda İstanbul'a gidip dergide kendisine yardım etmesini ister. Karakoç, imtihanlarin yaklaştığını mümkünse imtihanlardan sonra gitmeyi önerir. "Olmaz" cevabını alır. Bununla yetinmez Necip Fazıl, "Hemen gel. Bu bir emirdir." der. Bunun üzerine Karakoç, Ergani'ye gider ve durumu babasına anlatır. Ergani'de birkaç gün kaldıktan sonra İstanbul'a hareket eder. Daha birkaç yıl öncesine kadar Büyük Doğu dergisi için "davamızın dergisi" diyen, şiirlerini bu dergide yayımlanmaya değer bulmayan Karakoç, derginin merkezinde bulunacak ve bu büyük dava için okulu uzatmayı göze alacaktır. Oysa Necip Fazıl, Karakoç'a söyledik- lerini unutmuştur. Karakoç, bu duruma şaşırır: "Üstat, bana söylediklerini unutmuştu. Ben gitmezsem gücenecek diye imtihanları bırakıp gitmiştim. Demek gitmesem farkında bile olmayacakmış. "Unutmuşum sana söylediklerimi; ama iyi ki geldin., dedi." *Aktaran: Ömerustaoğlu, s.39.
Sayfa 48 - Çıra, 2018
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.