Mübadele ile boşalmış bir adada, insanların yeniden bir yaşam kurma çabasını anlatan roman, savaş mağduru ve yorgunu insanların yeni başlangıcını sorguluyor.
Savaşmış; ama savaştan nefret eden; öldürmüş, öldürülmüş, sürülmüş ve bir daha bunların yaşanmasını istemeyen insanlar… Birbirlerini anlayabilmeleri ve yarattıkları dayanışma da bu sayede olanaklı.
Karınca Adası'nın o anlata anlata bitiremediği doğası, insan eliyle yok edilirken, üzüm bağları harap, ağaçlar yerle yeksan olurken; yazar Anadolunun bir başka gerçeğinin destanına koyuluyor. Savaşın sadece cephedeki boyutunu değil, sadece yaşandığı yıllardaki acılarını değil, bundan sonraki kuşaklara taşınan her türlü yıkımını, kırımını özetliyor.