Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Acılarımızın uykuya ihtiyacı var...
Nam-ı diğer Apê Musa olan
Musa Anter
Musa Anter
, Nusaybin'de bir köy olan Zivingê(Eski Mağara)de doğdu. Nüfustaki ilk doğum yılı 1924 olarak kayıtlıydı. Ancak ilkokula yazılabilmek için yaşı büyütüldü ve 1920 yapıldı. 1917 ile 1920 yılı arasında doğduğu bilinse de, 1920 yılı onu doğum yılı olarak kabul edilir. Hangi yıl olursa olsun bunun bir önemi yok ve olmayacaktı da. Çünkü bu güzel insan "Bedîrxanî"lerden sonra, yani Mîr Celadet, Kamiran Alî Bedîrxan'lardan sonra Kürt medyasının ikinci kuşağının en önemli ve hatta tek temsilcisi olacaktı. Köyün ismi olan Ziving kürtçe bir kelimedir, türkçede "mesken, kışlak" anlamına gelir. Köy kuraklığıyla bilindiği, kış ayları da mesken edinildiği için bu ismi almıştır. Bu köy Anter ailesinin köyü olarak bilinirdi zaten. Köyün önderi, muhtarı sayılan babası yatalak kalınca annesi köyün yaşlılarından birini muhtar olarak seçer. O da vefat edince muhtarlık kendisine kalır. Musa Anter’in annesi Fesla ana, her ne kadar kayıtlara geçmemişse de ilk kadın muhtar olma özelliğini taşır. İlk kadın muhtar olan annesi Türkçe bilmez, haliyle orada jandarmalar ile sorunlar yaşanır. Fesla Ana jandarmalar ile iletişimi sağlamak için oğlu Musa’nın ilkokula yollar. Önce Gerçüş’e gönderilir. Orada bir yıl misafir öğrenci olarak kalan Musa, öğrendiği birkaç kelime ile annesine jandarmaların istediği şeyleri verirken, yardımcı olur. Ertesi yıl Nusaybin’e gönderilir. O dönem yayılmış olan hastalık(sıtma), okuma konusunda problem yaratır. Daha sonraki yıl Mardin'e gönderilir ve ilkokulu büyük bir başarıyla bitirir. Musa 14 yaşına gelince Fesla Ana artık onu evlendirip kendi yerine muhtar olarak oturtmak ister. Ancak Musa okulda başarılıdır ve okumayı seven biridir. Annesini kendisiyle tehdit ederek ikna eder okutulmaya. İkna olan annesi, Adana Erkek Lisesi’ne gönderir oğlunu... Orta ve Lise’yi Adana’da okuyup, başarılı da olur. Ancak lise öğrencisi Musa, orada Türk öğrencilerin kışkırtması maruz kalır. Diğerlerinin küfürlerine o da Atatürk'ün annesi olan Zübeyde Hanım’a küfreder, kendini polis karakolunun nezaretinde bulur. Araya girilir, gözaltından çıkarılır; dava açılmak istense de Atatürk’ün ikna edilmesi üzerine, okuluna geri döner. Adana Erkek Lisesi’ni bitiren Musa, birçok öğretmeninin takdirini kazanır ve ardında başarılı bir kantin yöneticiliği bırakır... Musa Anter, 1941’de yüksek öğrenim için İstanbul’a gider. Önce Edebiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırır; ancak daha sonra tanıştığı Kürt öğrencilerden Faik Bucak’ın önerisi üzerine, Hukuk Fakültesi’ne geçer. Bir yandan okurken, bir yandan da yurt yöneten Musa Anter, "1943 yılında İstanbul’da  Dicle Talebe Yurdu müdürüdür, bir gün polislerce yaka paça dönemin birinci şubesine götürülür. Şubeden içeri girer girmez üç- beş polis ve komiser çullanır Anter’in üzerine… Tekme, tokat küfür… Sebebini sorar Anter.  “Ulan hain oğlu hain. Kusurunu bilmiyor musun?” diye yanıtlar komiser. “Hayır bilmiyorum” deyince Musa Anter, yeni sorusunu yapıştırır komiser  “radyonuz yok mudur?”  “var” der Anter,  “peki pikabınız?”  diye devam eden komisere yine “var” cevabını verince Anter, komiser ancak ve sadece Türkiye’de duyabileceğimiz o tarihi cevabın haykırır: ‘Peki it oğlu it, bu kadar güzel Türkçe plak varken ne bok yemeye yurtta Kürtçe ıslık çalıyorsunuz?'” Meşhur "Kürtçe Islık" söylemi burdan gelir... Anter, 1944 yılında Zapsu ailesinden Ayşe Hale ile evlenir. Hale-Musa çiftinin ilk çocuğu 1945 yılında doğdu: İsmini Anter koydular. İkinci çocuk kız idi. Adını Rahşan koydular. En küçük Dicle, 1950 yılında doğdu. Dicle Gecesi’ne denk gelen doğum haberini kutlayanlar arasında Atatürk'ün son başbakanı ve 1950-1960 arasında Türkiye'nin üçüncü cumhurbaşkanı olan "Celal Bayar" bile vardı. Ne garip değil mi? Aslında ne iç içeydik değil mi? Ve ne kadar da dışlandık... O yılların politik durumlarıyla da haşır neşir olan ve birçok kesim tarafından bilinen, bir matbaaya sahip olan Anter, 1951'de emal Sülker ile beraber Şark Mecmuası adlı bir dergi çıkarır. Bazı bilindik problemlerden dolayı İki sayı çıkarabilirler hemen ardından derginin basıldığı matbaasını da satar ve memleketine döner. Zivingê ve Stilîlê’de tarım ile uğraşmaya başlar. Diyarbakır’da inşaatı yeni biten Turistik Palas’ı yönetmesi istenince, 1953 yılında oteli yabancı turistlerin bile beğendiği bir şekilde donattı ve yönetti... Çok girişken ve aktif olan yaşamına çok renk kattı. Bunu yaparkende kendi halkının dilini, kültürünü yaştmaya çalışır. O dönemler siyasetin içinde neredeyse herkes vardı. Anter'in yönetiminde olan otel de siyasetin odağı haline gelir. 1954 yılında zengin bir arkadaşının yardımıyla Şark Postası isimli bir gazete çıkarmaya başladı. Hürriyet gazetesinin 40-50 adet sattığı bir dönemde 1000 adet satmaya başladı. Başka illerdeki abonelerine de 300-400 adet gönderilen gazete sadece iki sayfaydı. Düşünsenize, kimlik nedeniyle sorunlar yaşayan Anter iki sayfalık bir gazete ile dönemin en bilindik gazetelerini ezip geçiyordu... Musa Anter, yedek subaylık için buradan ayrıldıktan sonra Şark Postası, eski süksesini kaybetti. Geçimini sağlamak için 1956 yılında kantincilik yapan Musa Anter, 1958 yılında yeniden Diyarbakır’a döndü. Ardından İleri Yurd gazetesini Canip Yıldırım ile devraldı ve yayımlamaya başladı. Her sayısı büyük yankı yapan gazete hakkında açılan davalara avukatların ve halkın büyük ilgisi vardı. Her duruşma hakimler ile Musa Anter arasında büyük çekişmelere sahne oluyordu. Gazetede yayınlanan yazıların arasına sıkıştırılan birkaç sözcük ya da cümle, otoritelerini hop oturtup, hop kaldırıyordu. Ünlü "Qimil" şiiri işte bu gazetede yayınlandı... İleri Yurt gazetesindeki Kürtçe şiiri 'Qimil/Kımıl' sebebiyle 1959'da cezaevine konuldu ve ünlü 49'lar davasında idamla yargılandı. 1963'te cezaevinde yattı, 1967'de sürgüne gönderildi, 1971 ve 1980 askeri darbelerinde cezaevine girdi... Hayatı sürekli bir mücadele içinde geçti Anter'in... İleri Yurt, Dicle-Fırat, Barış Dünyası, Deng, Yön, Azadiya Welat, Yeni Ülke, Özgür Gündem, Rewşen ve Tewlo'da yazılar yazdı, yedi kitap ve Kürtçe-Türkçe Sözlük yayımladı... Yanılmıyorsam Hatıralarım kitabında geçen, unutmadığım şu alıntı hep içimi yakar. "Gözlerimizin değil, acılarımızın uykuya ihtiyacı var." Onca emek ve mücadeleyi bize miras bırakan Anter, 20 Eylül 1992'de Kültür-Sanat Festivali için bulunduğu Diyarbakır'da bir festivale katılır, kitaplarını imzalar. Aynı gün yeğeni olan gazeteci-yazar Orhan Miroğlu ile birlikte silahlı saldırıya uğrar. Musa Anter orada can verir. Miroğlu ise yaralanarak kurtulur... Miroğlu şu an Anter'e ne kadar yakışıyor orası bilinmez ama çoğu özünü koruyan bilinçli kürdün ona yakışacağından eminim. Zaten hayatımız sürekli böyle geçmiyor mu? Her türlü ikili ilişkilerde bir taraf mutlaka kendine pay çıkarmak için bir diğerini veya bir şeyi feda eder... Peki Anter neye feda oldu? Görünen köy klavuz isteyecek mi? Yaşamını bizler için feda eden Anter'in elbette yeri büyük olacaktır, kendi özünü kaybetmeyenlerin kalbinde... En azından birçok insanda bir bilinç yaratan Musa Anter, mezarında rahat uyuyacaktır. Rab bize de rahat uyumayı nasip etsin... Ruhu şad olsun... Derlediğim ve hazırladığım bu yazı elbette çok eksiktir. Belki hatalarım da vardır. Bunun için özürlerimi dilerim. Ama bu yazıda çıkan ve değişmeyecek tek gerçek olan Musa Anter'in kutlu bir insan olduğudur... Unutmayalım, unutturmayalım... Teşekkürler...
··
631 görüntüleme
Dijwar okurunun profil resmi
Qimil (Kımıl) şiiri hakkında... 31 Ağustos 1959 günü, Diyarbakır’da yayınlanan İleri Yurt gazetesinde Musa Anter, “Amma Ne İleri Yurt” adlı hiciv sütununda “Qimil” (Kımıl) adlı Kürtçe şiir yayınladı. Olayın ayrıntılarına girmeden söyleyelim, “kımıl”, can yoldaşı “süne” ile birlikte, tüm Cumhuriyet tarihimiz boyunca (hatta bugün de) bir türlü baş edemediğimiz bir hububat zararlısıydı. Kürtçe şiirin teması şuydu: Siverekli bir kız, kımıl zararlısı tarafından samana döndürülmüş bir torba buğdayı çerçiye götürüyor, çerçi buğdayın işe yaramadığını görünce, buğdaya karşılık mal veremeyeceğini söylüyordu. Kızcağız da yüzyıllardır gelenek olduğu üzere, üzüntüsünü bir türküyle dile getiriyordu: “Bi çîya ketim lo apo, çîya melûlbûn rebeno/ Ceh seridî lo apo, genim hûrbûn êvdalo/ Qimil hatî lo apo, bi refa ye rebeno/Xwar genimî lo apo, hiştî qâye rebeno” (“Dağa tırmandım amca, zavallı dağ mahzunlaştı/Arpa olgunlaştı amca, buğday un ufak oldu biçare/Kımıl geldi amca, kafile halen de zavallı/Buğdayı yedi, geride samanı bıraktı zavallı….”) Yazar yazının sonunda şiirin kahramanı kıza şöyle diyordu: “Üzülme bacım, seni kımıl, süne ve sömürenlerin zararından kurtaracak kardeşlerin yetişiyor artık.” Kımılın bu metaforik kullanılışını Ankara affetmedi elbette. 6 Eylül 1959 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Doğu illerimizden birinin merkezinde çıkan bir gazetede anlaşılmaz sebeplerle Kürtçe bir şiir neşrediliyor” dendikten sonra “İnsaf edelim. Bu Doğu ili İstanbul değil ki, 20-30 gazete çıksın da insan meşgul bir gününde hepsine bakamasın. Sonra hadi kendisi bakamadı, o il merkezinin zabıtası yok mu, adliyesi yok mu?” diye ortalık velveleye veriliyor, 19 Eylül 1959 tarihli Ulus ise “…Bir soru da benden: Bu gazeteye kim kâğıt veriyor” diye öküz altında buzağı arıyordu. Beklendiği üzere İleri Yurt ve Musa Anter aleyhine dava açılmıştı ancak olay yerelden ulusal düzleme taşmış, sanıkları savunmak için başka şehirlerden avukatlar gelmeye başlamış, mahkeme salonu ve adliye binasının önü miting alanına dönüşür olmuştu. Aynı şekilde Ankara ve İstanbul”daki Kürt asıllı lise ve üniversite öğrencileri heyecanla davayı izliyorlardı. Ödemiş’te yayınlanan Cephe isimli gazete kelleyi koltuğa alarak, Diyarbakır’a ve Musa Anter?e şöyle destek vermişti: “İstanbul gazeteleri kıyamet koparıyor. Diyarbakır?da çıkan İleri Yurt gazetesi Kürtçe bir şiir neşretmiş. Bakın Küstaha. Genelevlere kadar “Welcome” diye Amerikanca yazılan memleketimizde, Kürtçe şiir Garbilik şerefimize dokunuyor…” Durum Ankara’nın canını o kadar sıkmıştı ki, Celal Bayar Diyarbakır Valisi’ne telefon açıp, Musa Anter”in “kafasının ezilmesi”ni istemişti. Ayşe Hür (Taraf Gazetesi, 13.07.2008) “1960’lı yılların ortasında, bütün Kürtlerin “amcası” olan Musa Anter, Diyarbakır’da çıkardığı bir dergide, “Kımıl” adında Kürtçe bir şiir yayınladı. Şiir, ekinlere dadanan kımıl zararlısına, halkın isyanını dile getiren bir halk türküsünün güftesinden ibaretti. Politik hiçbir içeriği yoktu, halkı isyana davet etmiyor, bir sosyal sınıfı diğer sosyal sınıfa karşı da kışkırtmıyordu. Anlayacağınız “zararsız” bir şiirdi, tek “zararı” Kürtçe olmasıydı. Kıyametler koptu. Cumhuriyet gazetesi hadiseyi haber yaptı, haberin başlığı, “Diyarbakır’da, bir dergi, anlaşılmayan sebeplerden, Kürtçe bir şiir neşretmiştir” şeklindeydi ve savcıları göreve çağırıyordu. Savcılar hemen görev başına koştu. Dergi toplatıldı, Musa Anter mahkemeye sevk edildi, bir bilirkişi heyeti oluşturuldu ve “Kımıl Davası” aylarca sürdü.” Muhsin Kızılkaya (Radikal Gazetesi,16/11/2003)
Zîn okurunun profil resmi
Mahkemede, hakim, Apê Mûsa’ya, hakkında, ülkeyi bölmek istediği yönünde iddaaname olduğunu söyleyip sözü kendisine bırakır. Apê Mûsa da; “Hakim bey, ülke hıyar mıdır ki ortadan ikiye bölelim” diye cevap verir. Bu da ek olarak olsun :)
Dijwar okurunun profil resmi
Teşekkürler (:
Heyv’ okurunun profil resmi
Apê Musa: “Vicdanını yitirmiş bir toplum, geleceğini ve gelecekteki tüm güzellikleri kendi eliyle katletmiş, hastalıklı bir toplumdur.”
Ronî roza okurunun profil resmi
tebrikler heval Dijwar Apê Musa' yı gerçekten iyi anlatmışsın . Ne zaman apê Musa ya dair birşey görsem mir Celadet bedîrxan nın Apê Musa hakında söylediği şu sözü geliyor aklıma " çok kürt genci bana yazdıkları yazıları yolluyorlar Musa adında bir genç var iyi yazıyor lakin yazısı çok kötü okumakta zorlanıyorum" ..... Neyse uzatmayayım tekrardan tebrikler:)
Dijwar okurunun profil resmi
Evet güzel bir anı olarak kaldı o da... Tesekkür ederim (:
Zorro okurunun profil resmi
Hemşerisi olmaktan onur duyuyorum ruhu şad olsun ✌
Bu yorum görüntülenemiyor
Harley Quinn okurunun profil resmi
Musa Anter gibi yürekli insanları böyle yaşatıp paylaştığın için kutluyorum seni tebrikler
Bu yorum görüntülenemiyor
Elê ⍟ okurunun profil resmi
O zamann Kürtçe ıslık çalmaya devammm
Bu yorum görüntülenemiyor
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.