Gönderi

Kadınım... Yüzüne dökülen saçlarını parmaklarımla omzuna yatırmayı sevdim. Titreyen ellerini avuçlarımda ısıtmayı, gözlerinde boğulmadan hayale dalmayı sevdim… Deli gibi özleyen bir adam ne kadar unutabilmişse sevdiği kadını, o kadar vazgeçebildim senden. O kadar söyleyebiliyor dilim; yüreğimi hiç sorma, o sensiz hep üşüyor. Hayalin kırılmış bir düş şimdilerde, hep aklıma düşüyor… Aynı yolda yürümüyoruz artık seninle, birlikte kurduğumuz hayalleri başka birileriyle yaşıyoruz. Ve biz başka şehrin sabahında, her sabah yanı başımızda belki de hiç tanımadığımız bir bedene sarılarak uyanıyoruz. İrkiliyoruz sonra, sarılarak üşümenin tadı yakıyor canımızı. Ama unutma, alışmaya da mecburuz. Öldüm demeyle ölemiyoruz yaralandıkça; her şeye rağmen yaşıyoruz, aldığımız bütün yaralarımızla... Dedim ya çok abarttım seni sevmeyi… Çok üzüldüm, kırıldım, yıprandım… Gel dedim sana, yine sev… Tekrar yeşersin istedim umutlarım, yeniden hayata bağlanayım ve seni kaybetmenin endişesini bile yeniden taşımaya hazırdım. Ama olmayınca olmuyor işte, göz ağlamaya karar verdiğinde gözkapaklarını kapatmak nafile; sızıyor yaşların, tutamıyorsun… Sen de tutama, tut/ama avuçlarınla… Yattığın yatak kuş tüyünden de olsa, benim ellerim havadayken senin için rahat etmeyecek asla. Ben de alışacağım elbet, Diyeceğim o ki, benden aldığın huzuru başkasında kaybet…
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.