Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

622 syf.
10/10 puan verdi
Ey İmân Edenler!
SPOİLER.. YAZANA DEĞİL OKU(ma)YANA OKU'YU DA YANLIŞ OKUDUK İYİ Mİ Rabbimizin kelamına bugün kıymet verenler çok azaldı. Zenginler her şey yolunda deyip Kur'an'a bakmıyor iken diğerleri de açız diyererek Kur'ân'a sahip çıkmıyor. Lakin Kur'ân'ın bir ayeti dünyanın bütününden daha değerlidir. Aç kalmaktan değil, Allâh'la arayı açmaktan korkalım. Kur'ân'ı Kerim'i adet kabilinden okuyoruz. O bizimle her an konuşuyor. Oradaki sözler kimedir Kaç ayet "Ey iman edenler" diye başlar duymaz mısın. Kur'an Hz. İnsana idi bilmez misin Okumadığın gün karanlıktasn ve bu karanlıkta hiçbir şey meşru değil. Aydınlanmak için tekrar tekrar okumak lazım bir adı da Nûr olan bu kitabı. Çünkü her şey değişiyor, sorunlar artarak çoğalıyor. Mesela 21. yüzyılın modern çağında artık helvadan yapılan putlarımız yok ama Ana-baba, evlat, eş; Ev, araba, eşya putumuz var. Okuduğumuz öylesine muciz bir kitap ki dünya değişse de o tek bir kelime bile değişmeden tüm sorulara bir cevap verebiliyor. Zaman yaşlandıkça Kur'an-ı Kerim gençleşmekte.. Bunun için sürekli okumalıyız.. BAŞINDAN NE KADAR YÜKSEKTE O KİTAP Baş ucu kitabı dediğiniz meşhur kavram var ya işte bu kitap öyle bir kitap olmalı.. Öyle okudum bitti deyip birde saygı duyuyorum diyerekten yükseklere asıp gözden uzak tutmak yok. Yüksek raflarda değil baş ucunda duracak, durmalı. Çocukların bile ulaşabileceği İnsan mesafesinde kalmalı. Asıl olması gereken saygı budur. KUR'AN'A SAYGI MI SAYGISIZLIK MI Aman yükseğe koy, abdestsiz sakın dokunma, göbeğinin üzerinde tutmazsan çok günah, aman telefona da Kur'an yüklenir mi nerelere giriyorsun onunla vs. vs. Sadece bunlar öğretildi bize. Bizi böyle saygı diye diye uzaklaştırdılar, soğuttular Kur'andan. Yanlış anlaşılmasın bunlar yapılmasın demiyorum ama Kur'an'a saygı sadece bunlarla kısıtlı kalmasın. Asıl saygısızlık onu anlamamak, onu okumamaktır. Abdestsiz dokunmaktan daha günahtır ilk ayeti OKU olan bu kitabı hiç okumamak veyahut anlayarak okumamak, anlayıp hayatına uygulayamamak... PEKİ NASIL OKUMALI İkra’ bismi rabbikellezi hâlak.” Yani, “Yaratan rabbinin adıyla oku.” Buradaki OKU bizim anladığımız oku ise Hz. Muhammed(sav) neden ümmi idi yani okuma yazma bilmiyordu? Efendimiz(sav) ne cevap verdi oku denilince birde bunu sorgulamak gerekir. Tabikide cevabı "ben okuma bilmem" oldu. Yani ilk ayet OKU'ya karşılık ilk sünnet BEN BİLMEM oldu. Meşhur dil alimi Halil b. Ahmed diyor ki: İnsanlar dört kısma ayırılır: 1. Bilir ve bildiğini de bilir. Bu kişi alimdir. Ona tabi olunuz. 2.Bilir, fakat bildiğini bilmez. Böyle bir kimse uykudadır; onu uyandırınız. 3. Bilmez ve fakat bilmediğini de bilir. Böyle bir kişi irşada muhtaçtır. Onu irşad ediniz. 4.Bilmez, fakat bilmediğini de bilmez. Böyle bir adam kara cahildir. Ondan kaçınız. Peki, biz hangi kategoriye aidiz sorgulamak lazım. Sorsan hepimizin her şeye vereceği bir cevap var. Bilmediğimizi bilmiyoruz!! Bilmemek ayıp olmasın öğrenmemek ayıp olsun. Efendimiz ben bilmem deyince ona söylenene bakınız, ne muhteşem bir yanıt: "Yaratan Rabbinin ismiyle oku. O Rabbin ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku. Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazmayı öğretendir." Peki O ne OKUdu??Bu ilk emir, Efendimiz(asm)'i okumazken okur yapmış, hem öğretici bir şekilde nazmı ile okunanı belirtmeye başlamış, hem manasıyla ilk vazifenin böyle yaratan, terbiye eden Allah'ı tanıtmak ve onun ismiyle okumaya başlamak olduğunu yükümlü tutmak şeklinde anlatmıştır. İster bir muciz kitabı okusun ister şu kâinat kitabını okusun “yaratan rabbinin adıyla” okumaktır OKUdan kasıt. Hz. Peygamberimiz her şeyi “Rabbinin adıyla” okuma gayretiyle yaşamış, kâinat kitabını, fıtrat kitabını ve Kur'an'ı en güzel o okumuş, bizden de böyle bir OKUma beklemiştir. Kitabın kitap olması için, gerçekten yazılmış olması şart olmadığı gibi, okumak için de mutlaka yazı şart değildir.. Okumak isteyene herşey kitaptır.. "Denizde, akıp giden ve dağlar gibi gemiler, O’nun âyetlerindendir." Şûra/32 ayetinde olduğu gibi OKUnacaklar sonsuz okumak isteyenee.. KİMİN MEALİ OKUNMALI, ARAPÇA MI TÜRKÇE Mİ OKUNMALI Kimin mealini okuduğunuz önemli değil demiyorum ancak farklı şahısların meallerine de bakmakta yarar vardır. Ben Elmalılı meali ile başladım, gayet sade ve anlaşılır idi. Okunan meal beşer ürünüdür. Bir sorun varsa bu İslam'dan değil insandan kaynaklıdır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki okuduğumuz metnin aslı Allah’ın kelamıdır. Ve bunun için onu dikkatle, özenle ve düşüne düşüne okumak gerekir. Okurken acele etmemeli, bu konuda sabırla ilerlemelidir. Sabır bizi peşin hükümlülükten ve acele yargılardan korur. Ayrıca Kur’an’ı, kendi düşüncelerimizi veya yaptıklarımızı meşrulaştırıcı bir araç olarak görmemek böyle okumamak gerekir. Kur’an mealini tekrar tekrar okuduğunuzda birçok yanlış anlayışınızın zaman içerisinde düzelmiş olduğuna da şahit olacaksınız. Kur’an’nın Arapçasını okumak ibadettir sevabı yeter de Mealini okumak zaman israfı mı? Allah diyor ya akletmez misiniz. İşte aklını az biraz kullanan için fetvaya falan da gerek yok, ne yapılması gereken ortadadır. NE Mi Arapçasını okumak, dinlemek, dinleyip takip etmek hepsi mükemmel haz verir Müslüman olan her insana. Ayrıca Arapçasını okumak ibadettir. Mealini okumak ise ilim tahsil etmektir ve ibadeti güçlendirmektedir. Teşbih de hata olmaz derler. Hatamız olursa da affola.. Yabancı bir müziği Türkçe'ye çevirseniz aynı duyguları yaşatır mı size? Vereceği hazlar arasında milyon fark olacaktır. Buna karşı çıkmak işten bile değildir. Amaaa dinlediğiniz müziğin sözlerini bilmek istersiniz, merak edersiniz değil mi? Kimse değerlerine, kültürüne veya dini hassasiyetlerine aykırı olan bir şeyi anlamasa bile dinlemez. Pekii müziğin ne anlattığını öğrendikten sonra (misal çok hoşunuza gidecek manalar içeriyorsa) yine aynı şekilde mi dinlersiniz o müziği. Anlayarak dinlediğinizle anlamayarak dinlediğiniz bir olur mu hiç Başka bir benzetme de şu olsun: Tesettürlü olmayan hanım kardeşlerim " kapalıların da neler yaptığını görüyoruz, benim başım açık ama en azından kalbim temiz, vicdan sesim yüksek" demelerine karşın; kapalı hanım kardeşlerimin "ben yanlışlar yapsam da en azından Allah'ın bir farzını yerine getiriyorum" demesi gibi bir durum. Şöyle tarafsız bakınca her birinin haklılık payı var gibi ama eksikkkk. Kur'an okumak da işte aynen böyledir. Arapça okumak ibadet olsa da onu anlayıp hayatına nakşetmediğin sürece eksik kalacaktır. Zaten İslam dini her anlamda bütünlük dini değil midirMüslüman dinini bilgi, duygu, tefekkür, eylem ve temsil boyutlarıyla bir bütün hâlinde yaşadığı zaman inancın içsel ve dışsal tezâhürlerine sahip olabilmektedir. İslâm'ı güzel yaşamak için onu samimiyetle benimsemiş olmanın yanında doğru anlamış olmak da lazımdır. Yanlış veya eksik bir bilgi ve anlayış üzerine tam ve mükemmel bir hayat binâ etmek mümkün olmasa gerek. Diğer yandan din amele ve eyleme dönüşmek zorundadır. “Duyduk ve uyduk” âyetinde olduğu gibi tereddütsüz bir teslimiyetin olması gerekmektedir. İslâm'ın güzel yaşanması uygulanıyor olmasıyla doğru orantılıdır. Müslüman'ın inandığı değerlerle barışık yaşaması, inancıyla yüzleşmesini gerektirmektedir. Muhammed Sûresi'nde¸ iman edenlere tekrar iman etmeleri kendilerini bir inanç sorgulamasına tâbi tutmaları emredilmektedir. Kuru dinî bilgiler de hakikat arayışımızda yetersiz kalmaktadır. Bilginin eyleme dönüşmesi, ilmin amelle bütünleşmesi, öğrenilen dinî hakikatlerin uygulanması¸ dinî bilginin içselleştirilmesi dinin hayatiyeti için vazgeçilmezdir. Yaşanmayan din¸ kör ve topaldır. Hayata aksetmeyen, inananı yönlendirmeyen din anlamlı sonuçlar vermeyecektir. Yapılan araştırmalar, Türkiye Müslümanlarının genelinde Kur'ân meâlini bir kez de olsa okuyamamış olmaları inandıkları Kutsal Kitab'ın farkında olamayışları, insanlığa rahmet olarak gönderilen İslâm'ın rahmet atmosferine bürünemeyişlerine sebep olmaktadır. İslâm namaz, oruç, hac ve zekâtın madden ya da fiziken yerine getirilmesinden ibaret değildir. İslâm'ın öngördüğü tesettür¸ kılık kıyâfet, şekle bürünmek de Müslüman kimlik açısından yeterli değildir. Elbette İslâm'ın şeklî unsurları ve zâhirî hükümleri vardır. Ancak onları besleyen bâtınî boyutları da bulunmaktadır. İslâm sadece zâhirî ve şeklî emirler vermekle yetinmez¸ İslâm sadece sözde ve şekilde kalırsa çıplaktır. onun aslı ve esası Allah'ı¸ Rasûlullah (s.a.v)'ı sünnetini ve yolunu bilmektir. Buda Kur'an-ı Kerim'i tüm boyutlarıyla OKUyup anlamaktan, hayatımıza tatbik etmekten geçer. Aksini düşünmek ve o şekilde yaşam sürdürmek yanlıştır. Hepimizin üzerine düşen, İslâm'ı bütün incelikleriyle öğrenmek¸ eksik bilgilerimizi gidermek, taklidden tahkike doğru yol almak ve İslâm'ın nesilden nesle aktarılmasında gayretli davranmaktır. Unutmayalım Kur'an'sız olan insan kör, sağır, dilsiz ve dinsizdir. Son olarak sevgili Müslüman 1k cemaati!! Şimdi şu söyleyeceklerimi gözlerini kapa ve yaşa..Çoook uzaklardan pek tanınmış sizin de çok sevdiginiz bir yazar gelse kapınızı çalsa, sadece sana özel bir kitap yazıldığını söylese ve sana bu kitabı getirmek için memleketinden kovulduğunu, ayaklarına sayısız dikenlerin battığını, taşlanıp, hor görüldüğünü anlatsa.. Ve dese ki nice savaşlardan geçtim, sevdiklerimi kaybettim sana bu kitabı ulaştırmak için. Senin için geldim, sana geldim dese.. İlk kelimesi OKU olsa bu kitabın, yazarı yazarların en yücesi olsa ve sana bu kitabı getiren O yazarın en Sevgilisi olsa..Yüz mü çevirirsin yoksa O'na hicret eden bir Kureyş de sen mi olursun? Senin mektubunu annen, baban, dostların aldığı anda okumasalar, kenara koysalar gücenirsin. Rabbin seni gördüğü halde ondan gelen mektubu hiç eline aldığın yok. Senin için yazıldı sana yazıldı.. Onca çekilmiş acının hatırına bile olsa senin adına özel olarak imzalanmış o kitabı okurdun değil mi, merak ederdin hiç değilse. Merak insana has bir duygudur ama ne gariptir ki arkadaşlarımızın, ailemizin ve çevremizdeki herkesin ne dediğini; Allah'ın bize ne dediğinden daha çok merak ediyoruz. EN AZINDAN BİR KEZ OLSUN MERAK ET VE MEALİNİ BİR KEZ OLSUN OKU. ALLAH SANA NE DİYOR GÖR BAK!! Göreceksin inan anlaşılmayacak bir dili yok, Allah dileseydi anlaşılması zor bir kitap da gönderirdi ama kullarına bu derece kolaylık sağladı. Ancak biz onu senin dilinle kolaylaştırdık belki düşünüp öğüt alırlar. Duhân/58. Andolsun ki Kur’an’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mu? Kamer/17. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere kuluna apaçık âyetler indiren O’dur. Kuşkusuz Allah size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. Hadîd/9. Ayetlerinde denildiği gibi.. Şu da unutulmasın: Biz dinin sahibi değiliz dinin sahibi Allah'tır. Biz sadece dinin müntesibiyiz. Dini Allah korur, biz yaşamak onu yaşatmaya vesile olmakla mükellefiz. Bizim bu halimiz Hz. İbrâhim'in içine atılacağı ateşe ağzındaki bir damla su ile koşturan karınca misalidir. Kıssa şudur; Nemrut azgınlığının önünde bir engel olarak gördüğü Hz. İbrahim’i ateşe atmak ister. Meydanın ortasına dev bir ateş yaktırır. Ateşi gören canlıların tümü etrafa kaçışır. Ancak bir karınca müstesna. Ağzında bir damla su ile bir karınca devasa ateşe doğru telaşla koşturur. Onu gören bir başka karınca “Nereye böyle telaşla” diye sorar. Karınca “Duymadın mı Hazreti İbrahim’i ateşe atacakmış Nemrut” deyince. Diğer karınca alaycı bir ifadeyle, “Ateşi görmedin herhalde. Kocaman bir ateş. Ağzındaki bu bir damla su ile mi o ateşi söndüreceksin” der. Bizim karınca, “Hiç olmazsa yönümüzü belli olsun” diye karşılık verir. Bu Kıssa yüz yıllardır anlatılır, herkes kendi payına düşeni alır. Karınca misali su taşıyıp, kuruyan gönüllerimizi serinletelim. Kur'an'ı anlayalım anlatalım.. Hiçbirşey değişmese bile yönümüz, kabemiz, kıblemiz belli olsun. Son olarak Ayet ve hadislerle incelememi bitiriyorum... . . . De ki: "Onu(Kur'an'ı) Rabbimden gerçek bir nedenle Rûhu'l Kudüs (Cebrail) iman edenlerin imanlarını sağlamlaştırmak için ve Müslümanlara bir rehber ve müjde olarak indirdi. Nahl/102. Sen emrolunduğun şeyi kafalarını çatlatırcasına anlat. Hicr/94 (Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde Allah'a ve O'nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız." A'râf 158 Kur'ân'dan Ayrılmayın, Onu Kendinize İmam Ve Önder Seçin. HZ. ALİ (r.a) Kainatın Efendisi Peygamberimizin veda hutbesindede bizlere bildirdigi gibi “Size iki şey bırakıyorum; bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitabı ve Resulü'nün sünneti.” Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, şayet bana bir karış yaklaşacak olursa, ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım." BİR ADIM AT SADECE BİR ADIM.. SONRASINDA KOŞTUĞUNU GÖRECEKSİN.. DAHA NE DENİR Kİ BİLMİYORUM..BEN SUSUYORUM..SİZ OKUYUN İNŞALLAH "Son söz de, ilk sözde Allah'ındır." Necm/25
Kur'an-ı Kerim ve Meali
Kur'an-ı Kerim ve MealiElmalılı Muhammed Hamdi Yazır · Aktif, Sabah Yayınları · 20165bin okunma
·
210 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.