Şimdi "nüşüz/aile içi geçimsizlik" meselesini bir düşünün. Siz bu ayeti "Kadın ve erkek aralarında aile içi bir sorunu çözeme dikleri zaman darp et, vur." şeklinde tercüme ettiğiniz sürece, hiç bir Müslüman kadın ya da erkeğin "kadına şiddete hayır" diyerek sokağa çıkma hakkı olamaz. Burada ahlaki bir çelişki var. Kur'an-ı Kerim'in ayetini "dövün" diye tercüme eden bir adamın kadına şiddete hayır demesi ahlaken çelişki doğurur. Aynı şekilde, "Çocuğunuz yedi yaşına geldiği zaman namazla emredin, kılmazsa dövün." diyen bir rivayeti Hz. Peygamber'in ağzına yakıştırıp savunuyorsanız yine şiddete hayır diyemezsiniz. İnsan onurunu dikkate almadan bir meseleyi kültürel kodlara, yaşanan bağlamın alışkanlıklarına indirgeyerek anlamaya çalışırsanız Kur'an'ı tarihsel bir dönemi kayda alan doküman olarak resmetmiş olursunuz. Bu durumda metindeki 'darb'ı vurma değil, bulunulan mekanı kadın yahut erkeğin terk etmesi olarak almak, sorun çözme derdimiz varsa şayet, daha doğrudur. Zira evrensel ahlak temelinde aldığımızda bir sorun yaşayan insanların daha sağlıklı düşünmelerine imkan verecek şekilde geçici bir ayrılık yaşamalarının sonuç getirdiği bilinmektedir. Yani Kur'an bir ayrılmadan bahsediyor "darp" fiiliyle. Süreci başından alırsak, önce zihinsel bir ayrılık var: kadın ve erkek evin içinde ayrıldık, tartıştık; yani bir sorun var. İkincisi yatak odalarını ayırdık; üçüncüsü, evi ayırdık. Kadın ya da erkek kim müsaitse gitsin. Hz. Ayşe "İfk" hadisesinde gitti bir ay babasının evinde kaldı. Mesele hallolunca da tekrar Hz. Peygamber'in evine döndü. Yani sorun varsa geçici bir ayrılık var. Ayetteki fiilin darp/vurma/dövme şeklinde tercümesi, Kur'an'ın ortaya koyduğu Allah anlayışına kökten zıttır. Öte yandan 'vurmak' müessir bir fiildir. Bir suça karşılık uygulanır. Uygulayan da devlettir, kamu otoritesidir. Kişinin bir başkasını cezalandırma hakkı (ihkak-ı hak) fıkıhta reddedilmiştir. Bu durumda kadına karşı şiddetin zirve yaptığı Müslüman toplumlardaki utanç tablosunda Kur'an mütercimlerinin/yorumcularının büyük sorumlulukları vardır. O kadar yorum imkanı varken 'darp' fiilini müfessirlerin büyük çoğunluğunun vurun/dövün diye yorumlaması, bu yorumcuların dilin gramatik yapısına bağlılıklarının, ahlakın gramerine bağlılıklarından daha büyük olduğunu göstermektedir. "Vurduğunuz zaman kemikleri kırılmasın." diyen müfessirler var mesela. Kadın konusunda Kur'an'ın vermek istediği mesajlar maalesef alınamamıştır. Şu örnek üzerinde bir düşünün. Mumtehine suresinin 12. ayetinde Medine'ye hicretten önce Hz. Peygamber'in Müslüman kadınlardan biat alması istenmektedir