Gönderi

"Her tarafta vaaz veren solucanlar; her kurum bir misyonu dile getirir; tapınaklar gibi belediyelerinde mutfakları vardır; yönetimin ise yönetmelikleri -maymunların kullanımına yönelik metafizik..." /Çürümenin Kitabı=9/ Ali Şeriati, Marksizim isimli kitabında bilimin, bilginin avamileşmesinden bahsediyordu. Cioran dinin öğretilerini elbette bir bilim olarak ele almıyor. Ben de Cioran gibi düşünengillerden değilim zaten. Ancak buradaki paragraf Cioran'a kitap boyunca en çok katıldığım paragraf olacak galiba... Paragrafın devamı: "Hepsi de bütün insanların yaşamını çare bulmaya çabalar: Dilenciler ve şifasız hastalar bile buna can atarlar: Dünya kaldırımları ve hastaneler reformcular ile dolup taşar. Olay kaynağı haline gelmek isteği, her birinin üzerine zihinsel bir karışıklık ya da kişinin kendi istediği bir lanet gibi etki eder. (En beğendiğim cümle geliyor şimdi) Toplum -bir kurtarıcılar cehennemi!" Çürümenin Kitabı=9 Siz de denk gelmişsinizdir normâl hayatında toplumsal ahlâk kurallarının hiçbirine ittiba etmeyen bir şahıs, sosyal medyada ahlâk bekçiliği yapabiliyor. Reelde yalancı olan birinin, yalana karşı iletiler paylaşması gibi. Herkes kendini kabullendirme çabasında. Gerçekten, bunu toplum nezdinde yapıyorlar. Kime sorsam herkesin dünyayı daha iyi bir yer yapacağına dair hayâlleri var. Hatta herkes aynı şeyi istiyor. Daha huzurlu, barış dolu bir dünya. Ve bununla ilgili nutuk çekebiliyorlar. Kaldırım köşelerinde, hastahane sıralarında, sosyal medyada... En büyük yetkileri kendilerini düzeltmek olduğu hâlde. Beni en çok sinir eden durum da bu! "Bunca insan yalnızken, neden bunca insan yalnız" gibi bir paradoks adeta. Bunca kurtarıcı varken neden hâlâ kurtulamıyoruz? Çünkü insan sadece konuşur. Eylemde yoktur. Lisanda vardır. Sürekli konuşur. Boş konuşur. Hah ilahi. Lisede bir örgüt kurup dünyayı kurtarma hayâlleri kuran biri mi söylüyor bunları? Evet o söylüyor. Arkadaşlarını kendi etrafında toplamayı düşünen, sonra Türkiye geneline hitap etmesini isteyen, daha sonra da dünyaya açılan bir örgüt. Ben de o kurtarıcılar cehenneminde tutuşan biriydim. Tabii benim meselem onlarınkinden farklıydı. Liseden beri her türlü STK'nın içinde bulunmuşluğum vardır. Çeşitli camiaların içine de girmişimdir. O zamandan beri düşünüyorum ben. Madem tüm bu stk'ların amaçları aynı, her biri insanı insana dost etme gayesi güdüyor, Ramazan kolileri hazırlayıp, Afrika'da kuyular açıyor peki neden bir birlerine düşman gibiler. Neden A. Camiasının içinde bulunan biri, B. Camiasındakine kin kusuyor? La manyak mısınız??? Aynı amaç doğrultusunda hareket ediyorsunuz. Hele hele İslamî STK'ların bir birlerine karşı güç yarışını anlamıyordum. İşte mesele buymuş. Her biri kendisini kurtarıcı kabul ediyor. Toplum da bu sebeple "kurtarıcılar cehennemi" olmaktan öteye gidemiyor. Benim örgütüm ise en başta kurtarıcıları kurtaracaktı!?. Gökhan Özcan'ın bununla ilgili bir sözü var, şöyle; "Var mısın söyleyip yapmadıklarımızı, yapıp söylemeye?" Ben varım abi. Tüm ruhumla, kalbimle, aklımla, bedenimle birlikte buradayım. Ve susmayı öğrendim. Susup çalışmayı öğrendim. Ben buradayım, ya sen neredesin!?.
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.