Merhabalar
Öncelikle okuduğum ilk Cengiz Aytmatov kitabı olduğunu belirtmek isterim. Sanırım devamı veya öncesi niteliğinde de kitapları varmış ama okurken kopuk veya eksik bir şey hissetmediğim için kitabın tek de okunabileceğini düşünüyorum. Yanlışım varsa da kusura bakmayın ve düzeltin lütfen.
Oldukça destansı, etkileyici, çoğu zaman da hüzün verici bir eserdi. Kitapta efsanelerden de sıkça bahsedilmiş ve sanırım en etkilendiğim de Mankurt efsanesi oldu. Tüyler ürpertici.
Kitap geleneklerine bağlı Kazangap'ın vefatı ile başlıyor ve vefakar Yedigey'in de onu Ana-Beyit mezarlığına defnetmeye giderken gözünün önünden film şeridi gibi geçen anıları okuyoruz aslında. Bu bir gün süren defnetme işlemi işte bu anılarla yüzyıl oluyor, asra bedel oluyor.
Yazar aynı zamanda tüm bu anılar silsilesiyle beraber o günlerdeki devleti, sistemi de aktarmış bizlere çok güzel. Küçücük yerlerden, insanlardan bizlere bir dünya ders vermiş ve insanların sahip olduklarıyla yetinerek aslında ne kadar mutlu olabileceklerini de göstermiş.
Aytmatov ilk defa okudum ama kalemi oldukça sade ve akıcıydı. Benim 8 günde bitirmemin tek nedeni aynı anda iki kitap okumuş olmamdan kaynaklı. Bölüm bölüm bahsedilecek birçok şeyin olduğu güzel bir eserdi. Tavsiye ederim.son olarak da şöyle bitirmek isterim:
Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...
Bu yerlerde demir yolunun her iki yanından ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demir yoluna göre hesaplanırdı...
Herkese iyi okumalar dilerim.